fbpx

Çevresel Ürün Etiketleri Üretim Biçimlerini Değiştiriyor

Avrupa’da faaliyet gösteren çeşitli sektörler için çevresel ürün etiket uygulamaları zorunlu hâle geliyor. Türkiye’nin en önemli ihracat pazarı olan Avrupa Birliği’nde, çevresel etiket uygulamaları, yalnızca yasal bir zorunluluk olarak görülmüyor. İş yapış şekli olarak da benimsenmeye başlanan bu uygulama; şirketlerin tüm faaliyet alanlarının iyileştirilip, geliştirilmesinde kritik rol oynuyor.

Artan enerji ve petrol fiyatları, bilinçsiz enerji tüketimi, giderek çoğalan çevre sorunları, küresel ısınma gibi problemlere artık sadece tüketiciler değil iş dünyası ve hükümetler de hassasiyetle yaklaşıyor. Çevresel kriterlerin ve şeffaflığın, üretim biçimlerine her geçen gün daha çok yön verdiği günümüz iş dünyasında; ürünlerin nasıl, nerede, hangi maddeler ile üretildiği, nasıl ambalajlandığı, kullanıldığı ve geri dönüştürüldüğü gibi konular öne çıkıyor. Çevresel etkileri azaltılmış ürün ve hizmetleri teşvik etmek, tüketicilere doğru bilgi akışını sağlamak için geliştirilmiş bir sertifikasyon sistemi olan çevresel ürün etiketi uygulaması, tam da bu noktada devreye giriyor. Avrupa Birliği tarafından resmi olarak 1992 yılında tanınan çevresel ürün etiketi uygulaması, tüketicilerin daha yeşil ürün ve hizmetleri ayırt edebilmelerini sağlamak amacıyla başlattığı bir uygulama. Bu sistem, Avrupa Birliği gibi çevresel ürün etiketi düzenlemesinin olduğu pazarlara ihracat yapan ülkelerin ve firmaların regülasyonlara uyum sağlamalarını da zorunlu kılıyor. Bu sebep ile çevresel ürün etiketi uygulamaları, Türkiye gibi gelişmiş ülkelere ihracat gerçekleştiren ülkelerin gündemini son zamanlarda daha fazla meşgul ediyor.

ÇEVRESEL ÜRÜN ETİKETİ SİSTEMİNİN GELİŞİM SÜRECİ

Çevresel ürün etiketi uygulamaları tüm dünyada, 1970’lerde ortaya çıkarak bugüne dek pazar payını genişletmiş bir sistem olarak karşımıza çıkıyor. İlk çevre etiketli ürünler, 1978 yılında Almanya’da satışa sunulduktan sonra 1989 yılında İskandinav Ülkeleri Konseyi’nin, bu örneği İskandinav ülkelerine entegre etmesiyle konu çok uluslu bir boyuta taşınmış oldu. Çevresel etiketleme küresel olarak ise 1992 yılında Birleşmiş Milletlerin Rio’da düzenlenen BM Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda kabul edildi. Avrupa Birliği (AB), uygulamayı Bakanlar Konseyi’nin 23 Mart 1992 tarihli ve 880 sayılı tüzüğü ile yasallaştırıp, yürürlüğe soktu. ISO olarak bilinen Uluslararası Standardizasyon Örgütü, bu gelişmelere bağlı olarak ISO 14000 Çevre Yönetimi başlığı altında kurguladığı çevresel yönetim standardı çerçevesinde geliştirdiği ISO 14020 Çevre Etiketleri ve Deklarasyonları ile çevresel ürün ve hizmet etiketleme konusunda genel çerçeveyi belirledi. Sonrasında ISO 14021, ISO 14024 ve ISO 14025 standartları ile üç tip çevresel etiketleme standardı ortaya konuldu. ISO 14020 / 14021 / 14024 / 14025, bugün hâlâ birçok çevresel etiketin referans çerçevesi olarak kullanılıyor. Son 25 yılda hızla yaygınlaşan çevresel ürün etiketleri, piyasa tabanlı ve tüketici odaklı olmasının yanı sıra farklı semboller ile birbirinden ayırt edilebiliyor.

Avrupa ve dünya çapında tanınan çevresel etiket uygulaması, çok geniş bir ürün ve hizmet yelpazesini kapsıyor. Uygulamanın kullanımda olduğu 35 ürün grubu bulunuyor. Dünya çapında ise saptanabilen 431 tane çevresel etiketleme uygulaması olduğu biliniyor. Giyim ve tekstil, kişisel bakım ürünleri, mobilyalar, elektronik ev aletleri, temizlik ürünleri, bahçe ürünleri, kâğıt ürünleri, yapı malzemeleri, tatil ve konaklama bu uygulama dâhilinde değerlendirilen bazı ürün ve hizmet grupları arasında yer alıyor. Avrupa Birliği’nin geliştirdiği etiketleme sisteminde, gıda ürünlerine çevresel etiket yerine yalnızca organik sertifikası veriliyor.

TİCARİ OLMAYAN TEK ETİKET: AVRUPA BİRLİĞİ ÇEVRESEL ÜRÜN ETİKETİ (ECO-LABELING)

Avrupa Birliği (AB), kendi standartlarına göre oluşturduğu çevresel ürün etiketi ile doğaya zarar vermeyen ürünlerin üretimini ve pazarlamasını geliştirmeyi ayrıca tüketicileri doğaya zarar veren ürünlerin etkileri konusunda bilinçlendirmeyi amaçlanıyor. Hammadde tedariki, üretim, dağıtım ve tüketim süreçlerinde daha az atık ve karbondioksit üretmeye teşvik ederek döngüsel ekonomiyi destekliyor. Kriterlerin içeriği ise üründe kullanılan hammadde, üretim, dağıtım, tüketim ve kullanımı bittiğinde gerçekleşen geri dönüşüm biçimine kadar tüm süreçleri kapsıyor. AB Çevresel Ürün Etiketi (Eco-Labeling) kimyasal, tıbbi ürünler ve gıda dışındaki herhangi bir ürün ya da hizmet için de verilebiliyor. Bu etiket bir çiçek amblemi ile simgeleniyor ve üretim ve tüketim araçlarının çevreye saygılı olduğunu ifade ediyor. Ayrıca ticari olmayan ve tüm Avrupa Birliği ülkelerinin yanında Norveç, İzlanda ve Lüksemburg’da da geçerliliği olan tek etiket olma özelliğini taşıyor. Avrupa içinde yakın bir zamana kadar gönüllü olarak gerçekleşen bu uygulamanın çeşitli sektörler için zorunlu hâle getirilmesi ise önümüzdeki zamanda genel bir zorunluluğun doğabileceğinin habercisi.

Avrupa Birliği’nin çevresel ürün kriterleri, üreticileri dayanıklı ve geri dönüşümü kolay ürünler üretmeye teşvik ediyor. Pek çok şirket, ürünlerini bu kılavuz aracılığı ile geliştirme imkânı buluyor. Son yıllarda çevreye olumsuz etkileri daha az olan ürünlere talebin de artması, bu beklentiyi karşılayan şirketlere tüketicileri kazanma konusunda da rekabet avantajı sağlıyor. Bu etikete sahip olmak isteyen üreticiler, AB dışından da bu sisteme başvurabiliyor.

TÜRKİYE’DE ÇEVRESEL ÜRÜN SERTİFİKASI

Ekolojik olarak yaşanan küresel kriz, iş yapma biçimlerini kökten değiştiriyor. Bu krize doğru yanıt veremeyen, şirket ve ülkeleri önümüzdeki dönemde büyük zorluklar bekliyor. Çevresel ürün etiketleme uygulaması, bu krizin yarattığı olumsuzlukları hafifletmek üzere kurgulanmış bir sistem olarak kaşımıza çıkıyor. Ekolojik etiketlerin öneminin önümüzdeki yıllarda daha da artacağı ön görülüyor. Bu anlamda ihracatının yaklaşık yüzde 45’ini Avrupa Birliği ülkelerine gerçekleştiren Türkiye’nin, çevresel ürün etiketleme uygulamalarını iş yönetim faaliyetlerinin bir parçası haline getirmesi son derece önemli. Türkiye’deki çevresel ürün etiketi uygulamalarının genel çerçevesini, 2018 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yayınlanan Çevre Etiketi Yönetmeliği oluşturuyor.

Çevresel ürün etiketi almak isteyen şirketler, ürün ve hizmet yeterliliklerini sağladıklarında gerekli bilgi ve belgeleri hazır hale getirdikleri takdirde Bakanlığa başvuruda bulunabiliyor. Bakanlık tarafından yapılan değerlendirmeler sonucunda başvuruya konu ürün, etiket ile ilgili gerekli kriterleri sağladığında belgelendirme kolaylıkla yapılıyor. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’ de de çevresel ürün etiketlerine olan ilgi artıyor. Çevresel ürün etiketi uygulamalarıyla ile ilgili gelişmeleri yakından takip eden Türkiye, ticari ilişkilerini sürdürülebilir kılmak için bu uygulamaları tüm sektörlere yaymak için çalışmalar yürütüyor. 2023 Türkiye İhracat Stratejisi ve Eylem Planı’nda yer alan dokuz eylem planından biri olan Çevre başlığı altında yer verilen çevresel ürün etiketleri, bu konuda sürecin Türkiye için de başladığını gösteriyor. Belirlenen hedefler doğrultusunda Türkiye, 2010 yılı itibarıyla 66 olan çevresel ürün etiketi sayısını, 2023 yılında 250’ye çıkarmak için çalışmalarını hızlandırdı. 

TÜRKİYE ÇEVRE ETİKETİ SİSTEMİ

Türkiye’de ulusal çevre etiket sisteminin kurulmasına yönelik olarak kurgulanan “Ulusal Çevre Etiketi Projesi” kapsamında; 66/2010 sayılı AB Eko-Etiket Direktifine uyumlu olarak seramik, tekstil, temizlik kâğıdı, elde yıkama bulaşık deterjanı, kozmetik, cam ve turistik konaklama hizmet gruplarında kriterler belirledi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yürüttüğü proje ile daha az kaynakla tasarruf sağlayacak, ilave pazarlara açılma imkânı sağlayacak, çevre dostu ürünlerin kullanılması ve tüketilmesi konusunda bilincin artırılması hedefleniyor. Türkiye’de üretilen bir ürünün “çevre dostu” olduğunu gösteren Türkiye Çevre Etiketi Sistemi, Küresel Eko-Etiket Ağı’na da bir süre önce üyeliğini gerçekleştirdi. “Çevre Etiketi” almaya hak kazanan şirketler ürünün ambalajında “Türkiye Çevre Etiketi” logosunu kullanılabiliyor. Farklı ürün ve hizmet grupları için kriter belirleme çalışmalarını sürdüren Bakanlık, değerlendirme kapsamına alınacak sektör sayının hızla artacağını belirtiyor.

ÇEVRESEL ÜRÜN ETİKETİ

  • Çevreye zararı düşük olan ürün ve hizmetlere verilen bir sertifikasyondur.
  • Çevresel yönlerini sembol, logo, metin veya veri sayfası şeklinde belirtiyor.
  • Ürünlerin pazarlanmasını ve tüketimini artıran bir güç olarak görülüyor.
  • Tüketicilerin, çevre dostu ürünlere yönelmesini teşvik ediyor. 
  • Dünya çapında saptanabilen 431 tane çevresel ürün etiketi uygulaması bulunuyor.

Dünyada Bazı Sektörel Etiketlerin Kapsamı

Energy Star – AB ve ABD

Ev eşyaları, aydınlatma ürünleri, yapı malzemeleri, elektronik cihazlar, ofis malzemeleri, elektrikli araç şarj cihazları, havalandırma sistemleri, ısıtma, soğutma, otomatlar…

Ok-Power – Almanya

Elektriğin yeşil kaynaklardan sağlandığını gösteren bir etiket.

Österreichisches Institut für Baubiologie und Bauökologie – Avusturya

Yapı malzemeleri; duvarlar, tavanlar, bina panelleri, sıva, harç, dolgu ve yalıtım ürünleri…

ÖkoControl – Almanya

Ahşap ve döşemeli mobilyalar, şilte ve yataklar…

BFRC (İngiliz Fenestrasyon (Pencere İşleri) Düzenleme Konseyi) – İngiltere

Pencere ve kapılar.

TCO Certified

Ofislerdeki ve veri merkezlerindeki BT ürünleri.

OEKO-TEX (Uluslararası Tekstil Birliği)

Tekstil ürünleri.

DEĞERLENDİRME KRİTERLERİ

  • Çevre kirliliği
  • Enerji tüketimi ve yönetimi
  • Atık üretimi ve yönetimi
  • Kaynak kullanımı
  • Doğal kaynak yönetimi
  • Biyoçeşitlilik
  • İnsan sağlığı
  • Ekosistem sağlığı
Total
0
Paylaşım
Benzer İçerikler
Oku

Yok Olmayan Tehlike Plastik Atık

Karada, denizde, kısacası her yerde plastik atık tehlikesiyle karşı karşıya kalan dünya, bu sorunla mücadele etmeye çalışıyor. Doğada uzun yıllar boyunca yok olmayan plastik atıklar, büyük bir çevre felaketine sebep olduğu gibi canlı yaşamını da tehdit ediyor.
Oku

Tarımın Geleceği Dikey Tarım

Dünya nüfusunun hızlı artışı, gıda güvenliği sorunu, azalan ekilebilir araziler ve bilinçsiz su tüketimi gibi sorunlar alternatif tarım yöntemlerini zorunlu hâle getiriyor. Son zamanlarda bu yöntemler arasında tarımı şehirlere taşıyan “dikey tarım teknolojileri” öne çıkıyor.
Oku

Kalkınma Planı’nın Odağında “Yeşil Büyüme” Var

Türkiye’nin 2024-2028 yılları için kalkınma hedeflerinin belirlendiği 12’nci ve son “Kalkınma Planı” kamuoyuna sunuldu. Önceki yıllarda kendine yalnızca başka konuların içinde yer bulabilen “iklim krizi”, bu defa, “yeşil dönüşüm” ve “sürdürülebilir kalkınma” vurgusuyla planın merkezine alınıyor.
Oku

İnsanın İnsana Yaptığı

“Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte, öyle tükettin demektir bütün yeryüzünü de.” - Konstantinos Kavafis