fbpx

“Doğanın Döngüsü İçinde Pamuk Yetiştiriyoruz”

Organik ve sürdürülebilir tarımın çok daha ötesinde, rejeneratif tarım metoduyla fark yaratan Söktaş Tekstil’in CEO’su Muzaffer Turgut Kayhan, “Rejeneratif yani onarıcı pamuk üretimi ile toprağın zenginliğini koruyor, su tüketimini de azaltmış oluyoruz” diyor.

Hugo Boss, Paul & Shark, Zegna, Stella McCartney, Massimo Dutti, Gucci ve MaxMara gibi global markalara üretim yapan lüks gömleklik kumaş markası Söktaş Tekstil, çok yönlü sürdürülebilirlik faaliyetleriyle dikkat çekiyor. Rejeneratif pamuk üretiminden güneş enerjisi çalışmalarına, düşük kaynak tüketiminden atık oluşumunu azaltmaya kadar birçok alanda projeler geliştiren Söktaş Tekstil, bu uygulamalarını Glasgow’da düzenlenen 2021 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nda da sunma fırsatı buldu. Yüzde 90 oranında ihracat bazlı bir firma olan ve ihracatını daha çok İtalya, İspanya, Fransa’ya gerçekleştiren Söktaş Tekstil’in CEO’su Muzaffer Turgut Kayhan ile sektörde öncülüğünü yaptıkları sürdürülebilirlik çalışmalarını konuştuk.

Sürdürülebilirlik pandemiyle birlikte çok daha fazla önem kazandı. Siz sürdürülebilirliği markanıza nasıl yansıtıyorsunuz?

Dünyadaki kaynakların sınırsız olmadığının farkına varmamız gerekiyor. Sınırsız olmayan kaynakların bilinçsizce kullanılması; sera gazı, ozon tabakasının incelmesi, iklim değişikliği gibi global tehdit oluşturan problemlere sebebiyet veriyor. Çevreyi ve insan yaşamını korumayı merkezimize alarak çalışmalarımızı gerçekleştiriyoruz. Teknolojik donanımlarımızı, üretim stratejilerimizi sürdürülebilirlik ile oluşturduk ve eğitimli iş gücümüz ile birleşirdik. Gelecek nesillere temiz ve yaşanabilir bir dünya bırakabilmek adına çevre dostu projelerimize devam edeceğiz.

Geçen yıl Glasgow’daki 2021 BM İklim Değişikliği Konferansı’na katılarak burada bir Türk markası olarak sürdürülebilirlik uygulamalarını paylaştınız. Bu konferansa katılımınız nasıl gerçekleşti?

Glasgow’da düzenlenen 2021 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nda (COP26), “Modanın Geleceği: Stella McCartney ile bir inovasyon sohbeti”ne katıldık. Moda sektörüne yönelik gerçekleştirilen örnek inovasyon uygulamalarının anlatıldığı bu konferansta yer almak bizim için oldukça gurur vericiydi. SÖKTAŞ olarak Birleşmiş Milletler’in yayınlamış olduğu sürdürülebilir kalkınma hedeflerini benimsiyoruz. Tüm üretim sürecinde kaynak kullanımını düşürmeye ve atık oluşumunu azaltmaya yönelik projeler geliştiriyoruz. Küresel ısınma ve sera gazı salınım oranlarını azaltma amacıyla 197 ülkenin katılımıyla gerçekleştirilen böylesi önemli bir organizasyona katılmış olmaktan dolayı çok mutluyuz.

Tekstil ve hayvancılık gibi yoğun su tüketiminin olduğu sektörlerde faaliyet gösteriyorsunuz. Doğal kaynak su kullanımını azaltmak için ne gibi yöntemler uyguluyorsunuz?

Söktaş Tekstil’in yanı sıra bünyemizde bulunan süt hayvancılığı iş kolunda olan Efeler Çiftliği markamızla da yatırımlarımızı sürdürüyoruz. Tekstil ve hayvancılık sektörünün sürdürülebilirlik çalışmaları ile organik bir bağı var. Biz aynı zamanda hammaddemiz olan pamuğun da üreticisiyiz. Hem pamuk üretimi hem de hayvancılık su tüketiminin oldukça fazla olduğu iş kolları. Aslında her ikisi de toprağa dayanıyor, topraktan besleniyor. Dolayısıyla birbirinden çok ayrı değiller. Biz her iki iş kolunda da öncelikle su tüketiminin en fazla olduğu prosesleri tespit ederek buralarda iyileştirmeler gerçekleştirdik. Bu nedenle geçtiğimiz seneyi “su yılı” olarak ilan ettik. Su kullanımı yerine alternatifler ürettik. Örneğin yakma işlemini ıslaktan kuruya çevirdik. Düz boyalı kumaşlarda pişirme prosesini kaldırdık. Gerçekleştirilen tüm işlemlerde dökülen su takibi yapmaya başladık. Soğutma işlemlerinin sürelerini kontrollü olarak azalttık. Tüm bu çalışmalar ile su tüketimini birim üretim başına tüm işletmelerde 2020 yılına oranla yüzde 17, daha önceki yıllara oranla ise yüzde 37 oranında azalttık. Buna ilave olarak doğal kaynak su kullanımının azaltılması amacıyla atık su arıtma tesisi çıkışında ileri arıtma yöntemlerinden “Reverse Osmosis” sisteminin kurulması için Aqumatch Türkiye ile sözleşme imzaladık. Atık su arıtma tesisini tekstil sektöründe ilk kuran şirketlerden biri olarak, bu yeni sistemle tükettiğimiz suyun yüzde 60- 65’inin tekrar kullanılmasını sağlayacağız ve su kullanımını daha da azaltacağız. Hayata geçirdiğimiz “rejeneratif tarım” projesiyle, pamuk üretiminde de su tüketimini önemli oranda azalttık, toprağın verimini artırdık. 2000 yılında ISO-14001 Çevre Yönetim Sistem Belgesi, 2015’te 50001 Enerji Yönetim Sistem Belgesi, 2020’de ise STeP by OEKO-TEX Sürdürülebilir Tekstil Üretim Sertifikası’nı edindik. 2021’de çevre yönetim sistem harcamalarımızın yüzde 95’i atık su arıtma tesisi işletimi ve atık su analizlerini kapsıyor. Sonuç olarak suyun öneminin bilincinde olarak üretimde su kullanımı mümkün olduğu kadar azaltılmalı, endüstriyel atık suyun arıtılarak tesis içinde geri çevrimini sağlamalıyız.

Rejeneratif tarım, tarımın geleceği açısından çok önemli bir konu. Siz yöntemi ne şekilde uyguluyorsunuz ve hangi avantajları elde ediyorsunuz?

Toprağın zenginliğini korumak ve su kullanımında tasarruf sağlamak amacı ile rejeneratif tarım metoduyla pamuk üretmeye başladık. Söktaş olarak üretim sürecinde doğal kaynakların verimli kullanılması için yoğun çaba harcıyoruz. Rejeneratif pamuk yani onarıcı pamuk üretimi ile toprağın zenginliğini koruyor, su tüketimini de azaltmış oluyoruz. Bölgemizde normalde pamuk öncesi buğday ekilerek yılda çift üretim yapılır. Biz ise rejeneratif tarım için ayırdığımız arazilere buğday ekmiyoruz. Toprağa önce yüksek azot barındıran yonca tipi bitkiler ekiyor, büyüyen bitkileri toprakta bırakıyoruz. Bu bitkiler doğal gübre ve koruyucu katman görevi görüyor. Böylece pahalı gübre ihtiyacınız ortadan kalkarken, pestisit gereksiniminiz de azalıyor. Kimyasal ilaç da kullanmıyoruz. Toprağın üzeri kapalı olduğu için yabancı ot bitmiyor, içi nemli kaldığından pamuğun yetişmesi için gerekli 15 santimlik alanda canlı yaşam ve mineraller artıyor ve atmosfere eski gübre uygulamalarından kalmış moleküller salınmıyor. Dolayısıyla daha noktasal kullanım yeterli olduğundan su kullanımı yüzde 75 oranında azalıyor, işçilik maliyetleri düşüyor. Toprağı daha az işlediğimiz için daha az traktör ve ekipman kullanıyor, böylece pamuk üretimi sırasındaki karbon emisyonunu da azaltıyoruz. Doğanın döngüsü içinde, biyoçeşitliliği koruyarak pamuk yetiştiriyoruz.

Karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz? Yenilenebilir enerji üretimine nasıl bakıyorsunuz?

Günümüzde karbon emisyonunun çevreye verdiği zararların önemli boyutlara ulaştığını görüyoruz. Çevreye verilen zararı azaltma amacıyla AR-GE çalışmalarımızı ilerletiyoruz. Biz Söktaş olarak karbon ayak izimizi küçültmeye yönelik çalışmalarımıza yıllar öncesinden, 1996 yılında enerji verimliliğimizi artırmak için kojenerasyon tesisini kurarak başladık. Fabrikamızın enerji ihtiyacını gaz türbininden, buhar ihtiyacını gaz türbininin atık ısısından ürettik. Yenilenebilir enerji teknolojileri fosil yakıtlarla karşılaştırıldığında çok düşük ya da sıfıra yakın sera gazı emisyonu üretiyor. Bu nedenle 2022 yılında kömür tüketimini bırakarak, doğal gaz ve çeşitli tarımsal üretimlerin yan ürünleri ile enerji sağlamak için çalışmalara başladık. Ayrıca elektrik tüketimimizin bir kısmını güneş enerjisi santrali (GES) ile kendimiz üreteceğiz. Şirketimizin Aydın iline bağlı Söke ilçesinde yer alan 140.000 m² açık alana kurulu tekstil üretim kampüsündeki fabrika binalarının çatılarına 1,9 MW kurulu güce sahip güneş enerjisi santrali kuruyoruz. Bu sayede yıllık 3.300.000 kWh elektrik üreteceğiz ve yıllık tüketimimizin yüzde 20’sini bu santralden karşılıyor olacağız.

Total
0
Paylaşım
Benzer İçerikler
Oku

“Su Ekosistemi Farkındalığını Önemsiyoruz”

Globalleşme, akıllı şehirler, enerji sorunu, iklim değişikliği, kuraklık ve dijital dönüşüm trendlerini benimseyen Wilo Grup, BM tarafından “50 Sürdürülebilirlik ve İklim Lideri” listesine seçildi. Şirketin faaliyetlerini ve sürdürülebilir marka olma yolunda attıkları adımları Wilo Türkiye Genel Müdürü Altuğ Arkaya ile konuştuk.
Oku

“Sürdürülebilirlik Bizim İçin Temel Bir Pusula”

Sürdürülebilir koleksiyonları ve sürdürülebilir üretim metotları ile dikkat çeken Türk markalarının başında gelen Koton, Yaşama Saygı Manifestosu’nu açıkladı. Koton Yönetim Kurulu Üyesi Gülden Yılmaz, endüstrinin bir günde veya bir yılda değişmesinin mümkün olmadığını ancak atılan her adımın değerli olduğunu belirtti.