fbpx

Dünyanın En Büyük Tehdidi, Zaaflarımız

Atmosferdeki ısınma ilk kez 1,5 santigrat dereceyi geçti ve bu durum; doğa felaketlerinin sıklığını ve şiddetini daha artırıyor. Gelinen nokta, şirketler ve devletlerin “algıya oynamak” dışında pek bir şey yapmadığını gösteriyor.

Eserlerinde insan psikolojisine ve bireyin zaaflarına sıklıkla yer veren Türk edebiyatının önemli yazarlarından Peyami Safa, bir eserinde şöyle bir uyarıda bulunuyor: “Bir küçük zaaf sizi felakete sürükleyebilir. Bu felaket kelimesine dikkat ediniz, hiç mübalağa etmiyorum, bir küçük zaaf sizi felakete sürükleyebilir.”

Yazarın bu uyarısını bugün karşı karşıya olduğumuz iklim krizine uyarlayabiliriz diye düşünüyorum. Çünkü atmosfer en küçük zaafı dahi affetmeyecek kadar ısındı. Bunu geçtiğimiz aylarda ve şu sıralar günlük hayatınızda rahatlıkla hissedebiliyorsunuzdur.

İklimle ilgili son bir yıldır değişmeyen yeni bir haber başlığımız var: “Tarihin en sıcak ayı olarak kaydedildi.”


Yazının tamamına Sürdürülebilir Üretim dergisinin 17. sayısından (Temmuz-Ağustos 2024) ulaşabilirsiniz.

Total
0
Paylaşım
Benzer İçerikler
Oku

İki Kere İkinin Yeniden Dört Etmesi İçin “Eşitlemeye” İhtiyaç Var

Cinsiyet eşitsizliğinin en yakıcı şekilde yaşandığı alanlardan biri; kuşkusuz iş hayatına katılım. OECD ülkelerinde kadın istihdamı ortalaması, yüzde 59 seviyelerinde gerçekleşirken Türkiye’de kadın istihdamı yüzde 30 seviyelerinde seyrediyor. Türkiye bu oranla, OECD ülkeleri arasındaki en düşük kadın istihdamına sahip ülke.
Oku

Sürdürülebilirlik için Doğa ve Korunan Alanlar

Doğa kaybı alarm verici düzeyde olsa da “doğa pozitif” bir gelecek için imkânsız değil. Bunun için “adil” ve “karbon nötr” bir ekonomiye geçerken dünyamızın değerli ekosistemlerini de en geniş ölçekte ve en iyi şekilde korumamız gerekiyor. Dünyayı, insan-ekonomi-doğa uyumu ile yaşanabilir bir gezegene dönüştürmek için bu belki de son şansımız.
Oku

Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı, Taksonomi ve Yapı Sektörü

Taksonomi, iklim değişikliğinin azaltılmasına önemli katkılar sağlayacak faaliyetleri içeriyor. AB Taksonomisi’ne göre inşaat ve gayrimenkul sektörü; Avrupa’da gerçekleşen enerji tüketiminin yüzde 40’ından, karbon emisyonlarının ise yüzde 36’sından sorumlu olduğundan, en yoğun enerji tüketen sektörler olarak tanımlanıyor.