İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO), sürdürülebilirlik kapsamında yayınladığı Elektrikli Teçhizat ve Elektronik Ürünler Sanayi Raporu’na göre, ihracatının yüzde 58’lik bölümünü Avrupa’ya gerçekleştiren sektörün, Mutabakat’ın getireceği yaptırımlar nedeniyle oluşabilecek risklere hazırlıklı olması ve kendine bu alanda fırsat yaratması büyük önem taşıyor. Avrupa, 2050 yılına kadar dünyanın ilk iklim-nötr kıtasına dönüşme hedefiyle çıktığı yolda en büyük değişimi, enerji ve hammadde kullanımının yüksek olduğu elektronik ürünler sanayisinde gerçekleştirmeyi planlıyor. Avrupa Birliği’nin “sınırda karbon düzenlemesi” kapsamında değerlendireceği ilk beş sektör arasında elektrik sektörü yer alıyor.
Raporda; elektrik, elektronik, bilişim ve kablo sanayi, enerji ve elektrik ekipmanları sanayi, aydınlatma donanımları sanayi, beyaz eşya ve ev aletleri sanayinin gelecek dönem sürdürülebilirlik çalışmalarına özel yol gösterici öncelikleri ve takip göstergeleri sunuluyor.
Avrupa Birliği’ne ihracatta, elektronik ürünlerin geri dönüşümlü olması gerektiğinin altının çizildiği raporda; teknolojik gelişmelerle birlikte elektronik ürün tüketiminin arttığı, özellikle gelişmekte olan ülkelerde, elektrikli ve elektronik ekipman atıkları ile atık pillerin, en hızlı büyüyen atık akışında yer almasına sebep olduğu ve Avrupa Birliği’nde bu sektördeki atıkların yüzde 40’ından daha azının geri dönüştürüldüğünün tahmin edildiğine işaret ediliyor.
Atık geri dönüşümü ile tekrar ekonomiye kazandırılamayan ürünlerin, ekonomide değer kaybı yaşanmasına sebep olduğunu vurgulayan rapor; belirtilen kaybın yaşanmaması için elektronik ürünlerin üretiminde, döngüsel ekonomi yaklaşımının benimsenmesinin hem ekonomiye hem de çevresel olumsuz etkilerin azaltılmasına katkı sağlayacağını belirtiyor.
Elektronik ürün performansının önemli ölçüde etkilenmediği durumlarda, mevcut cihazların tüketici tarafından daha uzun süre tercih edildiği bilindiğinden elektronik ürün performansının kullanım süresine göre önemli ölçüde etkilendiği durumlarda; ürünlerin onarılamayan, pil değişimi yapılamayan, yazılımı desteklenmeyen ve güncel aygıtlarla bütünleşmiş halde çalışmayan ürünler olarak belirtilmesinin yararlı olacağı tavsiye ediliyor. Ayrıca raporda; aşınma ve yüksek sıcaklık gibi etkenlere dayanıklı olması açısından, kritik hammadde olarak önemli bir yere sahip NTE’nin geri kazanılmasının, tehlikeli atık oluşumunu engellediği ve hammaddenin tekrar kullanımını sağladığı belirtiliyor. Üreticilerin bundan doğan avantajların doğru değerlendirmesi gerektiği aktarılıyor.
Raporda civa içeren floresanların, fosforlu içerene sahip aydınlatma ekipmanlarının, asbest içeren küçük ev aletlerinin ve içerdiği soğutucu gazlar dolayısıyla buzdolabı gibi beyaz eşyaların atık işleme tesislerinde belirlenen yasal düzenlemeler çerçevesinde ayrıştırılmasının, çevresel olumsuz etkileri engelleyeceği üzerinde de duruluyor. Rapora göre çevresel öncelikler; hızla değişen yasal mevzuatlara, müşteri ve yatırımcı taleplerine uyum ve nihayetinde küresel rekabet gücü açısından da büyük önem taşıyor.