Küresel enerji sahnesinde sektör temsilcileri, 2022 yılını önemli bir çıkmazın içinde karşıladı. Bir yandan pandeminin etkileri devam ederken diğer yandan enerji arz-talep dengesinde yaşanan sorunlara ek iklim değişikliği krizi, yatırımların azalması ve üzerine Ukrayna-Rusya savaşı dinamikleri kökten değiştirdi. 2021 yılının sonlarına doğru kısıtlamaların hafiflemesi ile beraber küçük de olsa ülke ekonomileri biraz nefes alsa da 2022 sorunların daha fazla gün yüzüne çıkacağı bir yıl olacak gibi görülüyor.
Dünyanın üzerinde titrediği ve en hassas konuyu iklim değişikliği oluşturuyor. Paris Anlaşması çerçevesinde dünya karbon salınımlarını sıfırlama hedefinde. Bunun ilk adımında ise kömür enerjisi var. Ancak 2021’de kömürden uzaklaşan ülkeler doğalgaza geçmeye çalışsa da kriz hepsini etkiledi. Yapılan araştırmalar 2021 yılında Almanya’nın dâhil kömür tüketimini artırdığını ortaya koydu. Şu sıralar ise Ukrayna-Rusya savaşı ile birlikte bir başka gündem maddesi ise elektrik kesintileri. Tedarik zinciri sorunuyla hâlâ Avrupa boğuşuyor olsa da Çin’de meydana gelebilecek bir resesyon korkusu enerji piyasalarının üzerine gölge düşürüyor.
YENİLENEBİLİR ENERJİYE GEÇİŞ YOLUNDA DÜNYA VE TÜRKİYE
Dünyada yenilenebilir enerjide kurulu güç, geçen yıla göre 260 gigavat artarak toplam 2 bin 799 gigavata yükseldi. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı’nın (IRENA) “Yenilenebilir Kapasitesi 2021 İstatistikleri” raporuna göre dünya genelinde yenilenebilir enerji kapasitesinde 2019’a göre 2020’deki artış yüzde 50 daha fazla oldu. Yeşil gücün yaklaşık yüzde 91’i rüzgâr ve güneş yatırımlarından geldi. Bu dönemde, güneş enerjisinde 127 gigavat, rüzgâr enerjisinde ise 111 gigavat kurulu güç devreye alındı. IRENA’nın verilerine göre 2050 yılına kadar yenilenebilir enerji kaynakları küresel enerji ihtiyacının yüzde 86’sını karşılayacak. Bu son derece iddialı, üstelik 2022 yılında yaşanan olumsuz tablo düşünüldüğündeÉ Ancak dünyanın geleceği için ulaşılması gerekli bir hedef. Dünyada güneş enerjisi şebeke bağlantılı sistemlerin ülkelere dağılımına bakıldığında, Çin 78 GW’yi aşan kurulu gücü ile lider. Çin Halk Cumhuriyeti’ni sırasıyla ABD, Japonya, Almanya takip ediyor. Türkiye son veriler ışığında 15. sırada yer alıyor.
UKRAYNA-RUSYA SAVAŞI DÜNYAYI ETKİLİYOR
Son günlerde dünyanın gündemine bomba gibi düşen Ukrayna-Rusya savaşı, yalnızca iki ülkeyi değil; dünya ekonomisini de derinden etkiliyor. Yaşanan bu olumsuz süreç insanların hayatını tehlikeye atarken diğer yandan da ticari ilişkileri derinden sarsıyor. Çevreci dönüşüme geçmek için dünya kollarını sıvarken bomba, füze ve çeşitli silahlarla çatışmaların yaşandığı bölgede tam tersi bir atmosfer hâkim.
Çevreci dönüşüm için ilk önce enerjinin dönüşmesi gerekiyor. Ancak bugün dünyanın geldiği noktada, Ukrayna-Rusya savaşı dahi hâlâ ülkelerin petrole bağımlılığının olduğunu gözler önüne seriyor. Savaşın kalbinde geçirilen her gün, diğer ülkelerin de petrol fiyatlarına yansıyor. Bu durumda akıllara bir soru işareti daha düşürüyor: Dönüşümü başlatan Avrupa başta olmak üzere batı dünyası gerçekten çevreci dönüşümde bağımsız adımlar atabiliyor mu yoksa çevreci dönüşüm bir imaj mı?
PETROL, POLİTİK BİR SİLAH MI?
Rusya’nın en büyük ihraç kalemini petrol, doğalgaz ve bunlardan elde edilen ürünler oluşturuyor. Rusya’nın petrol ihracat geliri 2021 yılında 110 milyar doları aştı. Bu da, söz konusu ülke toplam ihracatının yarısından da fazlası demek. Ancak Avrupa Birliği’nin bir yıl içinde atacağı 10 adımla Rusya’dan ithal ettiği gazı yüzde 30 azaltması mümkün. Uluslararası Enerji Ajansı, Avrupa enerji güvenliği konusunda Avrupa Birliği’nin Rus doğal gazına bağlılığını azaltmak için Mart ayı içinde 10 maddelik plan yayımladı. Plana göre güneş ve rüzgâr, ısı pompaları ve pil depolamada hızlı ve büyük bir artış, tüketicileri yabancı petrol ve gaz ithalatına aşırı bağımlılıktan kaynaklanan değişken fiyat artışlarından koruyabilecek tek çözüm olarak görülüyor.
Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Fatih Birol: “Kimse artık hayal görmüyor. Rusya’nın doğal gaz kaynaklarını ekonomik ve politik bir silah olarak kullanması, Avrupa’nın gelecek kış Rus gaz arzında belirsizlikle karşılaşmaması için bu yıl hızla harekete geçmesi gerektiğini gösteriyor.” diyor ve ekliyor: “Bu plan bir yandan Rus gazına bağımlılığı azaltırken diğer yandan da temiz enerjiye güvenli ve ucuz bir geçiş sağlar.”
Bu adımların bir kısmı ve sağlayacağı öngörülen gaz tasarrufu şöyle:
- Rusya ile yeni gaz alım sözleşmesi imzalamamak
- Doğal gazı mümkün olduğunca başka ülkelerden almak: 30 milyar metreküp
- Yeni rüzgâr ve güneş enerjisi projelerine hız vermek: 6 milyar metreküp
- Mevcut nükleer ve biyoenerji güç santrallerini tam kapasite çalıştırmak: 13 milyar metreküp
DÜNYA ÇÖZÜM ARAYIŞINDA
Savaşla beraber yaşanan pandemi, dünyanın enerji tablosunda tam bir çarpan etkisi yarattı. 2021 yılında ekonominin çarklarını durduran kısıtlamalar nedeniyle talepte düşüş meydana geldi. Ancak bu süreçte yakıtta arz dengesizliği de fiyatların yükselişine yansıdı. Bir diğer yandan 2021 yılında enerji fiyatlarındaki artış, sektörü dünya tarihinde daha önce yaşanmamış bir darboğaza sürükledi. Zira fiyatların artışı, yalnızca petrolle sınırlı kalmadı. 2021 krizi, LNG de dâhil olmak üzere gaz piyasalarını da etkiledi.
Bir diğer yanda ise iklim konusu dünyayı sarstı. Küresel ısınma sorununda, temiz enerji kullanımı her ne kadar umutları yeşertse de dünyanın bu dönüşümü sağlaması için tahmin edilenden daha fazla zaman ve paraya ihtiyaç var.
2021’İ HATIRLAYALIM
2021 senesinin başrolünde kuşkusuz artan gaz talebi konusu var. Yaşanan soğuk hava dalgası geçen sene özellikle Avrupa’yı etkisi altına aldı. Üstelik Rusya’nın, Avrupa’nın gaz stoklarını yeteri kadar doldurmaması da talepleri yükseltti.
Avrupa ve Asya’nın LNG rekabeti de, geçen seneye damgasını vuran konular arasındaydı. Polonya ve Litvanya, Rusya’dan gelen boru gazı yerine ABD LNG’sini tercih etti çünkü LNG, Rus gazından daha ucuzdu. Bu durum da LNG ihracatçılarını etkiledi. Elbette bu rekabet Avrupa kadar olmasa da ABD piyasalarına da yansıdı.
TÜRKİYE’NİN ENERJİ TABLOSU
Enerji ve doğal kaynaklara olan ihtiyaç Türkiye’de büyüyen ekonomi ve artan nüfusla paralel bir yapıda artış gösteriyor. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) kayıtlarına göre Türkiye 2002 yılından bu yana yıllık yüzde 5,5 büyüme başarısıyla en hızlı büyüme kaydeden ülkeler arasında yer alıyor. Bu rakam da ülkenin temel enerji arzının iki katına çıktığını destekler durumda. Türkiye’de toplam kurulu kapasite 31,8 GW’tan 95,9 GW’a yükseldi. Söz konusu performans, elektrik üretim altyapısına da yansıyor. Türkiye’nin 11. Kalkınma Planı dâhilinde 2023 yılına dair hedeflediği rakam 110 GW. Bu doğrultuda özel sektör yatırımları artırmada kararlı.
Enerjide dışa bağımlı (ithalatçı) konumunda bulunan Türkiye, enerji kaynaklarını devreye almak için yeni politika ve yatırım modellerini oluşturdu. Önemli miktarda yenilenebilir enerji potansiyeline sahip ülke, son 10 yıldır çalışmalarını bu yönde sürdürüyor. Türkiye’nin Paris Anlaşması’nı onayladığı dikkate alındığında, 2030 ve 2053 yıllarını kapsayan dönemde daha kararlı iklim ve enerji dönüşümüne yönelik adımlar atacak.
PARİS ANLAŞMASI’NI ONAYLADI
Türkiye’nin, 191 ülkenin taraf olduğu Paris Anlaşması’nı TBMM Genel Kurulu’nda onaylamasının ardından emisyon azaltımına yönelik yeni hedefler ve eylem planları hazırladı. Türkiye’de iklim değişikliği konusunda çalışan toplam 15 kurum, anlaşmanın onaylanmasının ardından ortak açıklama yaptı. Açıklamada, Türkiye’nin anlaşmaya taraf olmasının olumlu bir adım olduğu ve 2053’te net sıfır emisyon hedefine ulaşılmasının benimsenmesiyle Türkiye’nin iklim politikasında yeni bir döneme gireceği belirtildi.
SAKARYA GAZININ KEŞFİ ÖNEMLİYDİ
Türkiye’de 2021 yılının en olumlu haberi Karadeniz’den geldi. Türkiye Karadeniz’de keşfettiği doğalgaz için geri sayıma başladı. 2023 yılında kullanıma hazır hâle getirilmesi planlanan Karadeniz gazının ana hattı olan Zonguldak Filyos’ta çalışmalar devam ediyor. Sakarya Gaz Sahası’ndaki gazı karaya taşıyacak deniz altı borularının ilk etabı Filyos Limanı’na getirildi.
YAKLAŞIK 2 MİLYAR DOLAR YATIRIM YAPILDI
Türkiye’de 2021 itibarıyla yüzde 48,5’i hidroelektrik, yüzde 25,3’ü rüzgâr, yüzde 15,7’si güneş, yüzde 7,6’sı biyokütle ve yüzde 2,2’si jeotermal kaynaklı santrallere yönelik gerçekleşti. Yatırımlara dair tutar ise yaklaşık 2 milyar doların üzerine çıkmış durumda.
2022 YENİ DİNAMİKLERLE GELDİ
Küresel enerji sahnesinde 2022 yılında yaşanacak gelişmeleri hep beraber göreceğiz. Ancak uzmanların tahminlerine bakılırsa 2022 senesi, 2021’in yansıması şeklinde olacağı görüşü hâkim. Aynı zamanda krizlerle uğraşan küresel enerji sektörünün, bu yıl çözümlere odaklanması bekleniyor. Türkiye ise geleceğe odaklanmış durumda. Konya’da Şubat ayı sonunda düzenlenen İklim Şurası’nda 2053’e giden yol belirlendi. Kamu kurumları, yerel yönetimler, üniversiteler, iş dünyası, uluslararası kuruluşlar, özel sektör ve STK’lardan oluşan 500’den fazla konuşmacı İklim Şurası’nda bir araya geldi. Şurada sera gazı azaltımı, yeşil finansman ve karbon fiyatlama, iklim değişikliğine uyum gibi konular ele alındı.
TÜRKİYE’NİN YENİLENEBİLİR ENERJİ HEDEFİ
Türkiye’nin yenilenebilir enerji kapasitesinin 2026 yılının sonuna kadar 26 GW artışla yüzde 53 büyümesi bekleniyor. Bu büyümenin yüzde 48’inin güneş, yüzde 30’unun ise rüzgâr enerjisinden sağlanacağı öngörülüyor. Uluslararası Enerji Ajansının (IEA) Yenilenebilir Enerji Piyasa Raporu’na göre Türkiye’de geçen yıl devreye giren yenilenebilir enerji kapasitesi 2019’daki kapasitenin iki katına çıktı. Bu artışta, büyük çaplı hidroelektrik santrallarının devreye girmesi ve Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması’ndan yararlanma tarihine yetiştirilmeye çalışılan yatırımların hızlanması etkili oldu.
Ayşe Ceren Sarı | Shura Enerji Analisti
“Önemli bir tasarruf oranı var”
Yeşil politika ve finansman modellerinin belirmesi için çalışma yaptık. Baz senaryoda 2030 yılı elektrik talebi ortalama 460 terawatt/saat iken SHURA senaryosunda 417 terawatt/saate düştü. Bu tasarruf miktarı, 18 milyon hanenin 2030 yılındaki toplam elektrik tüketimi ile eşdeğer. Bu tasarruf için 10 yılda 54 milyar dolarlık bir yatırım gerekli. Bu miktar Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı’nda belirtilen miktarın dört katı kadar. SHURA senaryosunda 2030 yılında harcanan 1 ABD doları karşılığında yatırımcıya sağlamak mali fayda ise 1,2 ila 1,5 ABD doları arasında.
Emre Oğuzöncül | Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) Yeşil Ekonomi ve İklim Eylemleri Yöneticisi
“Yenilenebilir enerjinin payı artıyor”
Yeşil politika ve finansman modellerinin belirmesi için çalışma yaptık. Baz senaryoda 2030 yılı elektrik talebi ortalama 460 terawatt/saat iken SHURA senaryosunda 417 terawatt/saate düştü. Bu tasarruf miktarı, 18 milyon hanenin 2030 yılındaki toplam elektrik tüketimi ile eşdeğer. Bu tasarruf için 10 yılda 54 milyar dolarlık bir yatırım gerekli. Bu miktar Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı’nda belirtilen miktarın dört katı kadar. SHURA senaryosunda 2030 yılında harcanan 1 ABD doları karşılığında yatırımcıya sağlamak mali fayda ise 1,2 ila 1,5 ABD doları arasında.