Geçen ağustos ayında 3 bin 400 dolarlık SHIB alan “birinin” elindekilerin değeri 1,55 milyar dolar olmuş! Bu ve benzeri “rekor kazanç” haberleri hemen her gün bir kriptopara için çıkıyor, çıkmaya da devam edecek gibi.
Özellikle Covid 19 salgını sonrasında kriptopara dünyası hemen herkesin ilgiyle takip etmeye başladığı bir mecra oldu. Taraftar token’ları, De-Fi (Decentralized Finance – Merkezsiz Finans), sanat eserlerinin tekil dijital kopyaları (Non-fungible Token-NFT), gerçek dünyanın yeni sanal karşılığı olarak son zamanlarda gündeme gelen Metaverse kavramı hızla etrafımızı sardı.
Kriptoparalar veya merkez bankalarının dijital paraları bir yana bunların arkasındaki blockchain teknolojisi dünyada büyük bir değişimin, belki de devrimin önünü açmış olabilir.
İş yerlerinden çıkıp, evlerimizde çalışmaya başlamamızdan bu yana dijital dünyaya çok daha fazla zaman ayırır; mobil cihazlarımızdan, cep telefonlarımızdan kafamızı kaldıramaz olduk. Bu dünya ufuktaydı, Covid 19 ile çok hızlı bir şekilde ufuk çizgisinden yanı başımıza geliverdi. İnternetten alışveriş patladı, beraberinde lojistik ve kurye sistemleri buna inanılmaz çabuk uyum sağladı ve onlar da patladı. “Getir” gibi Türkiye’den yeni bir “Unicorn” daha çıktı.
İşin finansal tarafına dönecek olursak; kriptoparalar veya merkez bankalarının dijital paraları bir yana bunların arkasındaki blockchain teknolojisi dünyada büyük bir değişimin, belki de devrimin önünü açmış olabilir. Artık merkezi yapılardan çok, dağınık yapılarda tutulan kayıtlar (araba tescil, tapu vb.) esas olacak, merkezi yapılara ihtiyaç azalacak. Bu durum “devlet erki” kavramını derinden sarsabilecek. O nedenle düzenleyici otorite konumundaki devletler şimdilik hem blockchain hem de kriptoparalara mesafeli durmayı tercih ediyorlar. İnterneti kapatamayacakları için de bunları yasaklamayı göze alamıyorlar. Düzenleme yapmaya çalışıyorlar ancak neyi neresinden tutacaklarını da kestiremiyorlar. Âmâların filin neresine dokunurlarsa, ona göre tanım yapmaları gibi devletler de kendileri için kör karanlıkta ilerliyorlar.
Düzenleyici otoritenin eksikliği kriptopara ihraççılarına, alım satımına aracılık eden borsalara mümbit bir zemin hazırladı.
Düzenleyici otoritenin eksikliği kriptopara ihraççılarına, alım satımına aracılık eden borsalara mümbit bir zemin hazırladı. Evde oturduğu yerden; hayatında ilk kez 7/24 açık borsaları izleme şansına sahip olan, yaptığı işlem ile kendini “var hisseden” hatta piyasalara etki ettiğini düşünen sıradan bireyler için de hem yeni bir “eğlence” hem de yeni bir “yatırım(?)” imkânı ortaya çıktı. Bu ortam yukarıdaki haberlerle “beslenince” daha da fazla insanın dikkatini çekti, adeta bir “altına hücum” yaşanıyor. Bugünkü kriptopara evreninde 6 bin 900’e yakın değişik kriptopara var ve Ekim 2021 sonu itibarıyla bunların toplam piyasa değeri 2,6 trilyon dolara ulaşmış durumda. Bitcoin 1,15 trilyon dolarla başı çekerken, Etherium 500 milyar dolarla en iyi ikinci durumunda. Bu değerler gerçek mi ya da ifade ettikleri bu piyasa değeri kadar iş yapabilecekler mi? Bu soru çok uzun tartışmaların kapısını açacağından, şimdilik oraya girmeden sıradan insanların bu piyasalara ilgisinin arkasındaki motiflerin neler olabileceğine kısaca bakmakta fayda var.
Akıllı kontratların yapılabileceği Etherium blokzincirinde geçer akçe sadece Etherium olacak gibi “değer önermeleri” (Value Proposition) de insanları cezbediyor ancak bunun olmasına daha zaman var.
Öncelikle insanların tarih boyunca tedavi edilemeyen en eski hastalığı “açgözlülüktür” derim. Kısa zamanda büyük paralar kazanma hayali hemen tüm tarafları (ihraççıları, borsada alıcıları vb.) kasıp kavuruyor. Bitcoin gibi sınırlı sayıda çıkarılacak, bu da enflasyona karşı bizleri koruyacak argümanı “çatallaşma – forking” ile yara alsa da ilk motif bunun şimdilik göz ardı edilmesine neden oluyor. Akıllı kontratların yapılabileceği Etherium blokzincirinde geçer akçe sadece Etherium olacak gibi “değer önermeleri” (Value Proposition) de insanları cezbediyor ancak bunun olmasına daha zaman var. Zira önce devlet erkinin bunlara tepkisinin ne olacağını görmek gerekiyor.
Kriptoparaların artık geleceğimizde yeri olacağı kesin ancak başta Bitcoin olmak üzere; kriptopara “iman edenleri” (Believers) söyleyeceğime birçok varsayım ve önerme ile karşı çıkacaklardır, lakin ben söylemekten vazgeçmeyeceğim: Şu anda tedavülde olan kriptoların tamamının “taslak” olduğunu, bunların “ilk sürüm” olduğunu (Buna Bitcoin de dâhil) daha gelişmiş sürümlerinden bir veya birkaçının diğerlerinin tamamını galebe çalacağını, küresel olarak kabul gören az sayıda kriptonun ya bunların arasından çıkacağını (hangileri olacağını henüz bilemiyoruz!) ya da yepyenilerinin öne çıkacağını düşünüyorum.
Önce merkez bankalarının takip edilebilir, blockchain ile çalışan dijital paraları hayatımıza hızla girecek. Bu oldukça basit. Zira banka hesaplarımızdaki paralar zaten dijital, kredi kartlarımızdaki limitler ve banka kartlarımızdakiler de öyle, geriye bir tek nakit kalıyor. Onun da ömrü hayli kısaldı! IBAN ile tüm dünya dijital paralara hazır hâle geldi. Geriye dijital güvenlik kalıyor. Bunu da blockchain halledecek diye düşünülüyor.
Günümüzdeki kriptopara çılgınlığının bir benzeri 1837-1864 yılları arasında ABD’de yaşanmış. “Özgür Bankacılık Çağı – Free Banking Era” olarak anılan o dönemde 8000’e (yazıyla yazayım sekiz bin!) yakın para çıkaran, ihraççı (her banka, finansal kurum hatta köşedeki bakkal bile…) varmış ve bu paraların da yüzde 60’a yakını “sahte” imiş. Tabii ki bu dönemde sayısız banka iflası ve bankacılık krizi yaşanmış. Bunun üzerine 1864’te ABD’de Bankacılık Yasası çıkmış, 1865’te yenilenmiş ve hâlâ daha bu yasa yürürlükte. Bu yasa ile para basma (ihraç etme) yetkisi kural ve kaidelere bağlanmış. (Hâlihazırda eyaletler kendi paralarını basabiliyorlar, ancak buna ilgi duyan eyalet şimdilik yok!) Böylelikle bankacılık krizlerinin önüne geçilebilmiş.
Günümüzdeki kriptopara dünyasında yaşananlar da günümüzden 150 yıl önce ABD’de yaşananlara benziyor. Benzer bir akıbet ile karşı karşıya kalma ihtimali hayli yüksek. Bu sefer farklı diye düşünmeyin! İnsan, o zaman da insandı, bugün de aynı insan. Açgözlülük o zaman da vardı, bugün de var ve korkarım hep olmaya devam edecek.
Siz ilk cümledeki haberlere çok takılmayın. Bir kişiye karşın milyonlar, milyarlarca insan… Çok sayılar kuralı, mutlaka bu denli bir büyüklükten bir veya birkaç “defo” çıkacaktır. İyisi mi koruyucu finansal hekimliği aklınızda bulundurun. Hem ruh hem finansal hem de vücut sağlığınızı koruyun. Onlara hayatınız boyunca ihtiyacınız olacak!