fbpx

Hayalim 1 Yaşında…

Bundan tam bir yıl önce, yıllardır hayalini kurduğum projeyi hayata geçirmenin mutluluğunu yaşadım.

Bundan tam bir yıl önce, yıllardır hayalini kurduğum projeyi hayata geçirmenin mutluluğunu yaşadım. Elinizde tuttuğunuz bu dergi, bu hayalin bir senedir hayat bulmuş hâli. Yaşamımın dergicilikle geçen bölümünde, yıllarca altına inanarak imzamı atabileceğim bir yayın arayışındaydım. İmtiyaz sahibi olmanın bana mesleki motivasyon yanında insani huzur da vereceği yayın, tam da bu alanla ilgili olmalıydı. Çünkü sürdürülebilirlik konusu benim için yalnız üretim ve ticaret tarafıyla değil, insan ve doğa yaşamının sürekliliği açısından da olmazsa olmazdı.

Dilime pelesenk olmuş “kaynaklar tükeniyor” cümlesinin, benim açımdan hayat bulmuş hâli bu dergi… Dergimizde, bir sene içinde sürdürülebilirlik açısından özenle seçtiğimiz pek çok konuya eğildik. Ve birinci yılımızı tamamlarken de sürdürülebilir bir yaşam uğruna gerçekleştirilen iklim göçünü, kapağımıza taşımayı uygun bulduk. Bugün kimilerinin yeni yeni duymaya başladığı “iklim göçü” kavramı, gelecek nesiller için ciddi bir risk oluşturuyor. Araştırmalar, 2050 yılına kadar milyonlarca insanın bu sebepten evini terk etmek zorunda kalacağını ortaya koyuyor. Dolayısıyla bugün kendimize oluşturmak istediğimiz konfor alanları, yarınlarımızın sonu olabilir. İklim göçünün temel sebeplerinden biri olan gıda güvenliği konusunda ise maalesef Türkiye, her geçen gün listede gerilemeye devam ediyor.

Gezegenimizi tehdit eden bir diğer konu ise iklim değişikliği… İklim göçünün de tetikleyicilerinden olan iklim değişikliği kavramı bizler için çok yeni olmasa da bu konuyla ilgili hâlâ ciddi adımlar atılıp sorunun önüne geçilebilmiş değil. Araştırmalar, son yıllarda iklim değişikliği kaynaklı afet olaylarındaki artışı gözler önüne seriyor. Bu felaketlerin çevresel zararlar ve tür kaybının yanı sıra ekonomik anlamda da bir kriz yarattığı ortada.

Tüm bu olumsuzluklarla mücadele için ülkeler çeşitli yaklaşımlar sergiliyor. Fakat burada atılması gereken en önemli adımın, gelecek nesillerin bu konuda bilinç düzeylerinin artırılması olduğuna inanıyorum. Bu doğrultuda, eğitim kurumlarının nasıl bir sürdürülebilirlik politikası izlediğini inceledik. Bugün yaşanan iklim değişikliğinde en az pay hiç kuşkusuz çocukların; fakat maalesef ki en büyük sorumluluk da yine onlara kalıyor. İklim aktivizmi son yıllarda okullarda hızla yayılıyor. Yarının yetişkinleri, okulları artık salt bir eğitim kurumu olarak algılamanın ötesine geçti. Onlar için okul artık dünyayı anlayacakları ve anlamlandıracakları kurumlar hâline geldi. Bu bilinçten ilham alan okullar da dönüşmeye başladı. Bu dönüşümün pek çok örneğini, okul ve STK iş birliğiyle yapılan eğitimler ve etkinliklerde görebiliriz. Ekolojik farkındalığa sahip çocuklar yetiştirmek hem eğitim kurumlarının hem de ebeveynlerin önemli bir sorumluluğu.

Hem bir yönetici hem de bir anne olarak amacım belli: Sürdürülebilirliğin her alanında sorumluluk bilinci yüksek bir çocuk yetiştirmek ve iş yapış süreçlerimizde bu bilinçle hareket etmek. Çünkü farkındayım, iklim değişikliğinin en masum tarafı çocuklarımız. Onların yarınları için taşın altına elini koyması gerekenler de iklim değişikliğinden en fazla sorumlu olan biz yetişkinleriz.

Total
0
Paylaşım
Benzer İçerikler
Oku

Üretim Sürdürülebilirse Yaşam da Sürdürülebilir…

Sera gazı salımına yönelik yayımlanan güncel raporlar, 2020’de küresel ticaretin yavaşladığı salgın döneminde, Çin hariç tüm ülkelerin emisyon salımında düşüş olduğunu gösteriyor. Üretimin yeniden arttığı 2021 yılında ise emisyon oranları yine artışa geçti ve Çin, yine en fazla kirliliği yaratan ülke oldu.