KONDA Araştırma ve İklim Haber tarafından gerçekleştirilen Türkiye’de İklim Değişikliği ve Çevre Sorunları Algısı 2021 araştırması, dördüncü yılında da çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. Türkiye kamuoyunun iklim değişikliği algısını ölçmek ve giderek derinleşen iklim krizi hakkındaki görüşleri öğrenmek üzere gerçekleştirilen yeni anket çalışması, Türkiye çapında 3 bin 634 kişi ile yüz yüze yapıldı. Katılımcılara dokuz sorunun sorulduğu ankette yanıtlar; siyasi, toplumsal tercihler ve eğilimlerle eşleştirildi.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ NOKTASINDA KÜRESEL VE ULUSAL GELİŞMELER YAŞANDI
Türkiye, Paris Anlaşması’nı imzalamasından altı sene sonra anlaşmayı onaylayarak küresel ısınmayı sanayi öncesi döneme kıyasla 1,5 derecede sınırlandırmayı amaçlayan mutabakata taraf oldu ve 2053’e kadar karbon nötr olma hedefini duyurdu. Bu gelişmeler Türkiye açısından gecikmiş ancak değerli bir eylem olarak görülüyor. İklim değişikliği noktasında küresel açıdan da önemli gelişmeler yaşandı. Pandemi nedeniyle ertelenen 26. Taraflar Konferansı (COP26), Glasgow’da gerçekleştirildi. Zirvenin sonuç metninde 1,5 derece güvenli ısınma sınırı hedefine dikkat çekildi. Bu gelişmeler sonrasında ilk kez insan kaynaklı küresel ısınmanın en büyük itici gücü olan fosil yakıtlar, açıkça hedef alındı. Hükümetlerden emisyon kesintilerini hızlandırmaları istendi ve iklim değişikliği ile mücadele eden yoksul ülkeler için daha fazla mali yardım sözü verildi. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) 6. Değerlendirme Raporu’nda ise şimdiye kadarki en sert uyarıda bulunulurken büyük iklim değişikliklerinin kaçınılmaz ve geri döndürülemez olduğuna dikkat çekildi. Gelecek 10 yılda sera gazlarında yalnızca hızlı ve ciddi azaltımların bir iklim felaketini önleyebileceğine değinildi.
AŞIRI HAVA OLAYLARININ DÜNYADAKİ MALİYETİ 329 MİLYAR DOLAR
İklim krizinin etkileri, tüm dünyada her geçen gün daha da şiddetli şekilde yaşanıyor. Geçen yaz Türkiye’yi etkisi altına alan yangınlarda 254 bin futbol sahası (181 bin 393 hektar) kadar alan yanarken sekiz kişi hayatını kaybetti. 28 Temmuz-12 Ağustos 2021 tarihleri arasında sadece Muğla ve Antalya’da yanan ormanlık alan, yaklaşık 124 bin hektar. Aon’un son verilerine göre sadece 2021’de aşırı hava olaylarının tüm dünyadaki maliyeti 329 milyar doları buldu. IPCC 6. Değerlendirme Raporu’na göre Türkiye’nin içinde bulunduğu Akdeniz Bölgesi’nde ortalama ve aşırı sıcaklıklar, hidrolojik ve ekolojik kuraklık artarken ortalama yağışlar azalıyor. Kıyı bölgelerde daha fazla sel ve erozyon olması bekleniyor. Ayrıca rapor, bölgedeki ormanlık alanlarda yangın çıkmasına uygun hava koşullarının artacağını da hesaplıyor. Başta fosil yakıtların kullanımı kaynaklı emisyonların hemen kontrol altına alınmaması durumunda gezegen için kasvetli bir resim çiziliyor.
Yurttaşların sadece yüzde 25’inin Paris Anlaşması ve yüzde 17’sinin Türkiye’nin 2053 yılı net sıfır emisyon hedefine dair bilgisi var.
DÖRT KİŞİDEN ÜÇÜ İKLİM KRİZİNİ İNSAN FAALİYETLERİNE BAĞLIYOR
Türkiye’de İklim Değişikliği ve Çevre Sorunları Algısı 2021 araştırması, giderek derinleşen iklim krizinin Türkiye’deki etkilerine, ülkemizde iklim değişikliğine karşı gösterilen çabaların nasıl algılandığına, bu çabaların bilinirliğine ve neler yapılması gerektiğine odaklanıyor. Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nı meclis onayından geçirdiği ve aşırı hava olaylarının sebep olduğu yangın ve sel baskını gibi afetlerin şiddetlendiği bir dönemde, iklim değişikliği algısını irdelemeyi amaçlayan araştırma; Türkiye’de her dört kişiden üçünün iklim krizinin insan faaliyetlerinin bir sonucu olduğunu düşündüğünü belgeledi.
İklim değişikliğinin temel nedenine dair insanların ne düşündüğünü anlamaya çalışan “İklim değişikliğine dair düşüncenizi hangisi daha iyi açıklıyor?” sorusunu, katılımcıların yüzde 75,’i “İnsan faaliyetlerinin sonucudur.” şeklinde yanıtladı. Katılımcıların yüzde 25’i ise “Doğal bir süreçtir.” şeklinde cevapladı. Bir önceki yıl yapılan ankette katılımcıların yüzde 71,4’ü, iklim krizinin insan faaliyeti sonucu olduğunu düşünüyordu. Bu yıl oranın yaklaşık dört puan yükselmesi, insan faaliyetleri ile iklim krizi arasındaki bağ konusunda yurttaşların farkındalığının biraz daha arttığını gösterdi.
Her üç kişiden ikisi iklim krizinin koronavirüsten daha büyük bir sorun olduğunu ifade ediyor.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ, ENDİŞELERİ ARTIRIYOR
Araştırma, iklim değişikliğinin Türkiye’de toplumun neredeyse dörtte üçünün endişelendiği bir konu olduğunu gözler önüne serdi. Ankete katılanların yüzde 42’si iklim değişikliği nedeniyle “Endişeliyim.”, yüzde 24’ü ise “Çok endişeliyim.” cevabını verdi. Bu durum, toplumun yüzde 66’sının iklim değişikliği için endişe yaşadığını gösterdi. Sonuçlar, katılımcıların yüzde 58’inin iklim krizinin pandemiden daha büyük bir kriz olduğunu ve daha büyük bir tahribata yol açacağını düşündüğünü ortaya koydu.
TOPLUMUN YÜZDE 77’Sİ AŞIRI HAVA OLAYLARINDA İKLİM KRİZİNİN ROLÜ OLDUĞUNU SÖYLÜYOR
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de geçen yıl aşırı hava olayları şiddetini ve sıklığını artırdı. “Türkiye’de son yıllarda görünen sel, fırtına, aşırı sıcaklık ve kuraklık gibi düzensiz hava olaylarında iklim değişikliğinin rolü olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuna, katılımcıların yüzde 77’si “Evet.” şeklinde yanıt verdi. Bu oran, 2019 yılında yapılan çalışmada yüzde 71 olarak kayda geçti. Geçen yaz yaşanan orman yangınları nedeniyle ankete katılanlara yangınların sebepleri sorulduğunda toplumun sadece yüzde 14’ü “İklim değişikliği.” yanıtını verdi. Yangınlara terör faaliyetlerinin sebep olduğunu söyleyenler yüzde 36 ile bu soru içinde en yüksek orana sahipken yüzde 27’si yangınların orman alanlarını imara açma isteği nedeniyle çıktığını ifade etti.
HAREKETE GEÇME TALEBİ ARTTI
Araştırmada görüşülen kişiler, iklim değişikliğine karşı ne yapılması gerektiğine dair sunulan tüm olası çözümleri geçen yıla kıyasla beş ila 10 puan daha yüksek oranlarda söyledi. Her zaman en çok tercih edilen yeşil alanı korumanın yanı sıra ulaşımdan kaynaklanan zararların azaltılması, enerji verimliliğinin artması, termik santrallerin kapatılması ve uluslararası anlaşmalara uyulması gibi çözümlerin hepsine daha fazla işaret edilmesi, harekete geçme talebinin arttığını gösteriyor.
“Paris İklim Anlaşması hakkında bilginiz var mı?” sorusuna toplumun sadece dörtte biri “Evet.” cevabını verdi.
YETERLİ BİLGİYE SAHİP DEĞİLİZ
Ankete katılanlara yöneltilen “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı 2053 yılı için net sıfır emisyon hedefi hakkında bilginiz var mı?” sorusuna yüzde 83’lük bir kesim herhangi bir bilgisi olmadığı cevabını verdi. Bu konuda bilgi sahibi olanların oranı sadece yüzde 17. Yine de yurttaşların yüzde 36’sı net sıfır emisyon hedefini, yüzde 52’si meclisin kararını desteklediğini belirtiyor. Anlaşmayı bilinçli bir şekilde destekleyerek arasında anlaşma hakkında bilgisi olan, mecliste onaylandığını bilen ve meclisin kararına katılanlar toplumun yüzde 14’ünü oluşturuyor. Anlaşma hakkında fikir sahibi olmayan ve meclis kararını bilmemesine rağmen kararı onaylamayanların oranı ise yüzde 30. “Paris İklim Anlaşması hakkında bilginiz var mı?” sorusuna toplumun sadece dörtte biri “Evet.” cevabını verdi. Halkın yüzde 76’sı, Paris Anlaşması’nı ve anlaşmanın meclis tarafından onaylandığını bilmiyor. Ancak anlaşma hakkında bilgi sahibi olanların içinde, mecliste kabul edildiğini bilenlerin oranı yüzde 71.
Prof. Dr. Doğanay Tolunay
“SUSKUNLUK, İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE BAĞLI YANGINLARIN ÖNLENMESİNİ ENGELLİYOR”
Anketin sonuçlarını yorumlayan Prof. Dr. Doğanay Tolunay, “İktidar cephesinde ağırlıklı olarak orman yangınlarının terör örgütlerince çıkarıldığı düşünülürken muhalefet cephesinde ormanların imar için yakıldığı görüşü hâkim. Bu cevapların ilginç olmasının nedenlerinden biri, bugüne kadar yanan orman alanlarının imara açıldığı tek bir örnek olması. Orman Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre 2013-2020 yılları arasında çıkan toplam 22 bin yangından sadece 47’sinin (Yüzde 0,2’si) çıkış nedeninin terör faaliyeti ya da yıllık olarak çıkan ortalama 2 bin 730 orman yangından sadece altısının terör örgütlerince çıkarıldığı resmî verilerde yer alıyor. Bu net bilgilere rağmen toplumda hâlâ yangınların terör faaliyetleri sonucu çıktığına inanılması gerçekten düşündürücü. Özellikle İçişleri ya da Adalet Bakanlığı gibi orman yangınlarını soruşturmakla yükümlü bakanlıklardan bu konuda hiçbir açıklama yapılmaması, ormanların terör örgütlerince yakıldığı düşüncesinin yayılmasında etkin oldu denilebilir. Bilerek ya da bilmeyerek suskun kalınması aslında gelecekte iklim değişikliğine bağlı olarak sayısının, şiddetinin ve etki alanının artacağı orman yangınlarının önlenmesinin önünde bir engel oluşturuyor.” dedi.
Bekir Ağırdır | KONDA Araştırma Genel Müdürü
“İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ KONUSUNDA DEĞİŞEN, TOPLUMSAL FARKINDALIKTAKİ ARTIŞ”
Sonuçları değerlendiren KONDA Araştırma Genel Müdürü Bekir Ağırdır, 2021 yılı iklim değişikliği araştırması bulgularının bir yandan toplumsal değişime diğer yandan da değişmeyenlere işaret ettiğini ifade ederek şöyle konuştu: “İklim değişikliği konusunda değişen, elbette bekleneceği gibi toplumsal farkındalıktaki artış. Öte yandan ülkenin uzun süredir ruhi ve zihni ambargosunun etkisinde olduğu iktidar yandaşlığı ve karşıtlığına dayanan kutuplaşmanın iklim değişikliğinin sonuçları konusunda da etkisini görüyoruz. Bu araştırma bir kez daha yaşanan gündelik hayat ve meseleler üzerinden farkındalığın ve endişenin yükseldiğini ama öte yandan da ne yapılacağı konusunda hem bilgi eksikliğinin hem de siyasi pozisyonların ürettiği farklılaşmaların olduğunu teyit ediyor.”