Avrupa’da faaliyet gösteren çeşitli sektörler için çevresel ürün etiket uygulamaları zorunlu hâle geliyor. Türkiye’nin en önemli ihracat pazarı olan Avrupa Birliği’nde, çevresel etiket uygulamaları, yalnızca yasal bir zorunluluk olarak görülmüyor. İş yapış şekli olarak da benimsenmeye başlanan bu uygulama; şirketlerin tüm faaliyet alanlarının iyileştirilip, geliştirilmesinde kritik rol oynuyor.
Türkiye’nin 2024-2028 yılları için kalkınma hedeflerinin belirlendiği 12’nci ve son “Kalkınma Planı” kamuoyuna sunuldu. Önceki yıllarda kendine yalnızca başka konuların içinde yer bulabilen “iklim krizi”, bu defa, “yeşil dönüşüm” ve “sürdürülebilir kalkınma” vurgusuyla planın merkezine alınıyor.
Dünya, yeşil ekonomiye geçme hazırlığında. Bu süreçte karbon salımı yüksek sektörler dönüşüyor. Önümüzdeki dönemde, karbon yoğun sektörlerde faaliyet gösteren pek çok kurum ve kuruluş, bu geçiş dönemine uyum sağlayamadığından dolayı kapanmak zorunda kalacak. Kapanmalar sebebiyle milyonlarca işçinin işsiz kalması söz konusu. Peki, bu süreçte adil bir dönüşüm nasıl mümkün olacak?
Dünya nüfusunun hızlı artışı, gıda güvenliği sorunu, azalan ekilebilir araziler ve bilinçsiz su tüketimi gibi sorunlar alternatif tarım yöntemlerini zorunlu hâle getiriyor. Son zamanlarda bu yöntemler arasında tarımı şehirlere taşıyan “dikey tarım teknolojileri” öne çıkıyor.