İklim Krizi

Küresel ısınmanın bir sonucu olarak, 2024 yazında birçok bölgede aşırı sıcak hava dalgaları yaşandı, daha doğrusu “yaşadık”. Türkiye’de oldukça zor bir yaz geçirdiğimizi tartışamayız. Bu tür hava olayları, insanlar üzerinde olduğu kadar ekosistem üzerinde de ciddi etkiler yaratıyor.

İklim kriziyle mücadelede, karbondan 25 kat daha güçlü yeni bir oyuncu oyuna dâhil oluyor: metan! Çöplük atık alanlarında 1.200 civarında güçlü metan sızıntısı tespit edilirken uzmanlar, metan emisyonlarının azaltılması konusunda uyarıyor.

Dünyanın iklim dengesi için son derece önemli bir görev üstlenen buzullar, son 10 yıldır hızla eriyor. Buzullardaki bu erime, yüzyılın sonuna kadar su kıtlığı, salgın hastalıklar ve kitlesel iklim göçlerinin yaşanmasına neden olabilir.

1980’li yıllardan başlayıp 20 sene boyunca dünyanın kıyamet senaryosunu hazırlayan en büyük tehlike; ozon tabakasındaki incelme yani delinmeydi. Artık eskisi kadar konuşulmayan bu sorun gerçekten atlatıldı mı? Montreal Protokolü nasıl bir başarı getirdi?

Sadece insanlar için değil yeryüzündeki tüm canlılar ve dünya ekosisteminin sürdürülebilirliği için ciddi bir öneme sahip olan okyanuslara ne yazık ki yeterince iyi bakamıyoruz. Küresel iklim krizi birçok açıdan okyanuslara yönelik tehditlerin artmasına neden oluyor. Bu tehditlerin başında da derin ve sessiz şekilde büyüyen ölü bölgeler geliyor.

Durumun aciliyetinin farkında mıyız bilinmez ancak müdahale çağrıları artıyor. Dünya Su Günü kapsamında düzenlenen panellerde bilim insanlarının ortak bir mesajı vardı: Suyumuz tükeniyor! Ve su biterse hayat biter…

Fabrika bacalarından tüten kimyasal, otoyolda giden araçların çıkardığı egzoz, şehirlerden yükselen duman… Tüm bunlar, aldığımız her nefesle zehir soluduğumuz gerçeğini gözler önüne seriyor.