ürkiye; mobilya, kâğıt ve orman ürünleri sektörlerinde büyümeye devam ediyor. 2022 yılı ilk çeyreğinde yüzde 26,6 artışla 1,1 milyar dolarlık ihracata imza atan sektör, üretim ve ihracatta başarılı bir ivme yakaladı. Orman ürünleri içinde artışıyla dikkat çeken kâğıt ve karton ihracatı ise toplam ihracattan 693 milyon dolar değerinde bir pay aldı. Üretim ve ihracatın artış eğiliminde olduğu sektörde bu başarının kalıcı olması, biraz da sürdürülebilirlik yolculuğunda attığı adımlara bağlı. Küresel ticarette rekabet avantajını güçlendirmeyi hedefleyen sektör, radarını daha çevreci ve yeşil bir üretime çevirdi.
Kâğıtta Geri Dönüşüm Yarı Yarıya
Dijitalleşme her ne kadar kâğıt tüketimini azaltıyor gibi görünse de aslında tüketim değil, alışkanlıklarımız değişiyor. Belki basım sektöründe tüketim azalıyor ama öte yandan gelişen e-ticaretle birlikte daha fazla karton ve mukavvanın üretilmesi sağlanıyor.
Kâğıt tüketimi dünyada yaklaşık 400 milyon ton olarak ifade ediliyor. Türkiye ise en çok kâğıt tüketen ülkeler arasında 16’ıncı sırada ve bir yılda toplam 6 milyon ton kâğıt tüketiyor. Kâğıt üretimi 3,8 milyon ton şeklinde gerçekleşen Türkiye’de 48 adet kâğıt fabrikası ve 2 bin 400 civarında kâğıt imalatı firması mevcut. Sektör sürdürülebilirlik yolculuğunda, geri dönüşüm açısından daha fazla teşviğe ihtiyaç duyuyor. Özellikle karton ve oluklu mukavvanın imalatında girdi olarak önemli yer tutan atık kâğıtların Türkiye’de yaklaşık yüzde 50’si geri dönüştürülebiliyor. Bu da 4,7 milyon ton kağıda tekabül ediyor.
Mobilyada Yeniden Kullanım Alışkanlığı Düşük
Türkiye, mobilya üretimi ve ihracatında dünyada altıncı sırada ve ihracattaki payı 2020’de yüzde 1 iken, 2021 yılında yüzde 3’e yükseldi. 2021 yılında ilk kez 6 milyar doları aşan ihracatıyla dikkat çeken sektör, son yıllarda yakaladığı artış ivmesini istikrarlı bir şekilde sürdürüyor.
İhracatta elde edilen bu başarının yanı sıra sektörün sürdürülebilirlik eksenindeki ekonomi düzenine uyum sağlaması için bazı reformlar yapması gerekiyor. Bu noktada en önemli adım geri dönüşüm. Türkiye’de kullanılan mobilyalar geri dönüştürülemediği için ya yakılıyor ya da çöpe atılıyor. Sadece Türkiye’de değil Avrupa’da da durum çok parlak sayılmaz. AB verilerine göre mobilya sektöründe atık niteliğindeki mobilyaların yüzde 90’a yakını yakılırken sadece yüzde 10’u geri dönüşüme gidiyor. Öte yandan Türk mobilya sektöründe mobilya yenileme sıklığı 8-10 yıla düştüğü için geri dönüşüm üzerinde daha çok durulması gereken bir konu. Türkiye’de de yeniden kullanım geleneği düşük olduğu için, bu alışkanlığın artırılması yönünde çalışmalara ihtiyaç var. Bu konuda ölçümleme ve öncü çalışmalar başlatmayı hedefleyen sektörün çatı kuruluşu İstanbul Mobilya, Kâğıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği, atığın değerli bir kaynak olarak görülmesi için farkındalık çalışmaları gerçekleştirmeyi amaçlıyor. Sektörün sürdürülebilirlik yolculuğunda; sertifikalı üretim, karbon ayak izinin azaltılması, dijitalleşme ile kaynağından son ürüne takip gibi yeni nesil çözümler de önem kazanıyor.
İSO’dan Yol Gösterici Rehber
İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) hazırladığı rehber, sürdürülebilirliğin en önemli alanlarından biri olan mobilya, kâğıt ve orman ürünleri sektörü için kayda değer bilgiler ortaya koyuyor. İSO tarafından 10 sektör için düzenlenen rehberler, küresel iklim değişikliği ve Avrupa Yeşil Mutabakatı gibi sürdürülebilirlik çerçevesinde uluslararası ticarette yaşanan yeni sistemler göz önünde bulundurularak hazırlanıyor. İSO’nun amacı sürdürülebilirlik vizyonu kapsamında sektörlerin küresel pazarlarda katma değeri yüksek ürünler üretmelerine katkıda bulunmak ve sürdürülebilirlik yetkinliklerini güçlendirmek. Sürdürülebilirlik vizyonu kapsamında yedincisi oluşturulan Orman, Kâğıt Ürünleri, Mobilya ve Basım Sanayi rehberi ise, sektörde faaliyet gösteren firmalara sürdürülebilirlikte yardımcı ipuçları sunuyor.
Sektörün karbonsuzlaşması ve iklim nötr hedefine yapacağı katkı Avrupa Yeşil Mutabakatı’nda da öne çıkan konulardan biri. Karbon nötr olma hedefine malzeme ikâmesi, yenilenebilir enerji kullanımı ve geri dönüşüm ilkeleriyle ulaşılabileceğine dikkat çeken rehbere göre sektör; inovatif ürüne yöneldiği, dijital altyapılara yatırım yaptığı, geri dönüşüme ağırlık verdiği ve yeniden kullanımı teşvik ettiği takdirde sıfır karbon hedefine daha çok yaklaşabilecek. Rehbere göre sektör, AYM kurallarına uyum gösterdiğinde özel yeni fırsatlarla da karşılaşabilecek. Ayrıca gıda maddelerinde üçte biri bulan israfa karşı bir önlem olarak, daha fazla ve daha uygun ambalaj kullanımının teşvik edilmesinin de sektörün lehine gelişmeler yaratacağına dikkat çekiliyor.
Ormanlar Karbon Emisyonlarını Hapsediyor
Toprağı koruma, çevre kirliliğini önleme ve su rejimini düzenleme gibi yaşamsal işlevleri bulunan ormanlar, biyolojik çeşitliliğin korunması açısından da kritik bir öneme sahip. Ormanlar karbon emisyonunun azaltılması ve küresel ısınmayı yavaşlatmak gibi özellikleriyle de sürdürülebilirliğe katkıda bulunuyor. Ormanların çevre ve insan sağlığı bakımından en önemli özelliği karbondioksiti atmosferden absorbe ederek depolayan karbon yutaklarını artırması. Bu sayede çevredeki karbon emisyonunun azalmasına yardımcı olarak daha sürdürülebilir bir dünya yaratıyor. Ormanların bu faydalı etkilerine de dikkat çekilen rehberde, bu sebeple ormanların sürdürülebilir kalkınma amaçları doğrultusunda yönetilerek ekolojik, sosyokültürel ve ekonomik dengeyi sağlayacak şekilde korunmasının da altı çizildi.
Döngüsel Ekonomide Farkındalık Vurgusu
Rehberin ekonomik konulu sürdürülebilirlik önceliklerinin paylaşıldığı son bölümünde ise ürün geliştirme stratejisi oluşturulurken; sürdürülebilir tasarım, kaliteli ve pazarlanabilir ancak daha az olumsuz çevresel etkiye sahip ürün oluşturma kavramlarının ön planda olduğu vurgulandı. Bu çerçevede, sürdürülebilirlik için AR-GE ve inovasyon yatırımları ile sürdürülebilir ürün sunumunun önemli bir rekâbet avantajı yaratmakla beraber birçok riski de ortadan kaldırdığının altı çizildi. Rehberde, mevcut ekolojik ve ekonomik krizlerin bir dengeleyicisi olarak nitelendirilen döngüsel ekonomi ve döngüsel iş modellerinin, kaynak verimliliği üzerinden maliyet avantajı sağlanmasına da destek olduğuna vurgu yapıldı. Ayrıca döngüsel ekonomi konusunda iş dünyasında farkındalık yaratılması, iş birliği ve etkileşimlerin çoğaltılması, üretim süreçlerinde etkinliğin ve verimliliğin artırılmasının da her geçen gün daha da önemli hâle geldiğine yer verildi.