fbpx

Şirketlerin Yeni Anayasası: ESG Kriterleri

İşletmelerde eskiden olduğu gibi ne pahasına olursa olsun kâr elde etme anlayışı sona erdi. Şirketlerin kaderini artık yüksek kâr oranları değil, ESG kriterleri belirliyor.

Çevresel konulara gösterilen duyarlılık, her kesimden her alanda giderek yükseliyor. İklim değişikliğinin yarattığı olumsuz etkiler tüm dünya tarafından derinden hissediliyor. Kimi zaman kuraklık ve aşırı sıcaklar kimi zaman orman yangınları veya aşırı yağışlar nedeniyle kendini gösteren iklim değişikliği dünyanın dengesini bozmaya devam ediyor. 

Dünyayı bekleyen bu kötü senaryo, hazırlanan raporlarla da ortaya konuyor. Dünya Ekonomik Forumu tarafından hazırlanan Ocak 2022 tarihli Küresel Riskler Raporu’na göre, gelecek 10 yılda hem olasılığı hem de etkisi en yüksek riskler listesinde çevresel konular başı çekiyor. Hatta en olası 10 riskin yarısı çevresel risklerden oluşuyor. Buna göre iklim için eyleme geçme başarısızlığı, aşırı hava koşulları ve biyoçeşitliliğin kaybı dünyayı en fazla endişelendiren riskler arasında ilk üç sırada.

Ülkemizde halka açık şirketlerin çevresel, sosyal ve yönetişim alanlarında çalışmalarını belirleyen temel ilkeler, 2020 yılı Ekim ayında SPK’nın bir duyurusuyla açıklandı.

YATIRIMCILAR ESG SKORUNA BAKIYOR

İklim değişikliğinin olumsuz etkileri sadece ülkelerin değil, şirketlerin de gündeminde. Çünkü var olabilmeleri için artık sadece kâr etmeleri yetmiyor. Çalışanlarına nasıl davrandığından tedarik zincirini nasıl yönettiğine, yönetim sisteminden tüm toplum genelinde yarattığı etkilere kadar bir şirketin kurduğu tüm ilişkiler artık varlığını etkileyebiliyor.

Environment, Social and Governance kelimelerinin İngilizce kısaltması olan ESG; Çevresel, Sosyal ve Yönetişim unsurlarından oluşuyor. ESG’nin kriterlerinden çevresel kriter; bir şirketin faaliyetlerini sürdürürken emisyonun azaltılması, çevre temizliği, doğal kaynak tüketimi, geri dönüşüm ve yenilenebilir enerji gibi konulara odaklanıyor. Sosyal kriterde yine şirketin toplumsal anlamda çalışma koşullarından çalışanlarla ilişkilere, insan kaynaklarında çeşitlilik ve kapsayıcılıktan iş sağlığı ve güvenliğine kadar çalışma hayatına ilişkin konular önem kazanıyor. Governance (Yönetişim) adı verilen üçüncü kriter ise şeffaf ve kaliteli yönetim, ücretlendirme politikaları, yönetim kurullarında çeşitlilik gibi konuları kapsıyor.

ESG’DE DÖNÜM NOKTASI 2015 YILI

Birkaç yıl öncesine kadar “trend” gözüyle bakılan ESG, artık şirketlerin olmazsa olmazı. Öyle ki ESG’yi bir makyaj olarak kullanan ve görünüşte sürdürülebilir olan şirketlerin ömrünün çok da uzun olmayacağı açık. Şimdi her alanda etkisi artan ESG kriterleri, yatırımcıların gözünde çok değerli ve yatırım kararlarında ağırlığını giderek artırıyor.

Aslında ESG, başlangıçta bir şirketin çevresel, sosyal ve kurumsal performansının yatırımcılar tarafından risk değerlendirme amaçlı bir ölçme yöntemiydi fakat günümüzde yatırım stratejisini etkileyen en önemli faktörlerden biri hâline geldi. 2015 yılında Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın ilan edilmesi ESG kriterleri için bir dönüm noktası oldu. Böylece daha önce şirketlerin sorumlu ürün ve hizmetler üretmesini bekleyen yatırımcılar, bu tarihten itibaren bu amaçlara katkı sunan, çevre ve toplum üzerinde fayda sağlayan bir sürdürülebilirliğe odaklandı. Avrupa Yatırım Bankası’nın gelecek 10 yıl içinde çevre projelerine 1 trilyon euro ayırmayı planladığını açıklaması da ESG’nin yatırımcıların gözünde değerlenmesinin diğer bir nedeni.

Küresel iklim kriziyle mücadelede hükümetlerin güçlü politikalar uygulaması ve sıfır karbon ekonomiye geçiş çalışmalarını hızlandırması yatırım fonlarına olan ihtiyacı artırıyor. Morningstar Sürdürülebilirlik Derecelendirmesi’nin hazırladığı rapora göre, küresel sürdürülebilir yatırım fonlarının 2021’in üçüncü çeyreğinde ulaştığı rakam 3,9 trilyon dolar değerinde. Ayrıca küresel sürdürülebilir yatırım fonu sayısı 2021’in üçüncü çeyreğinde yüzde 51’in üzerinde arttı ve Ekim ayı başında 7 bin 486 adet fona ulaştı. Küresel sürdürülebilir yatırım fonlarında 108,7 milyar dolarla Avrupa Birliği en büyük payı alırken ABD 15,7 milyar dolarla ikinci, Japonya dışında Asya ise 0,9 milyar dolarla üçüncü sırada yer alıyor.

ESG SKORU YÜKSELDİKÇE İTİBAR ARTIYOR

İşletmeler için ESG derecelendirmelerinin çok çeşitli faydalarından bahsetmek mümkün. ESG puanı yüksek olan şirketler, pazarda daha çok tanınıyor ve bu da o şirketin kurumsal itibarını güçlendiriyor. Ayrıca finans kuruluşlarının yatırım yapacakları şirketlerde ESG skorlarına bakması, yüksek puana sahip şirketlerin yatırım almalarını ve finansal maliyetlerini düşürmelerini sağlıyor. Her derecelendirme kuruluşu tarafından tercih edilen farklı ESG derecelendirme yöntemleri bulunuyor. Bu sistemlerin bazısı ESG performansına, bazısı da ESG riskine dayanıyor. ESG ölçme ve derecelendirme; Moody’s, Dow Jones, Morgan Stanley ve Fitch Ratings gibi finansal kuruluşlar tarafından gerçekleştiriliyor. Derecelendirme kuruluşları, şirketlerin bildirimlerinden paylaştıkları raporlara, kamusal veri tabanlarından medya ve akademik içeriklere kadar pek çok kaynaktan faydalanabiliyor.

Total
0
Paylaşım
Benzer İçerikler
Oku

Savaşların İklim Üzerindeki Etkisi Ağır Olacak

Savaşlar, büyük can ve mal kayıplarına yol açmalarının yanında ekosisteme de geriye döndürülemez zararlar veriyor. Savaşların yarattığı çevresel bozulmalar, iklim değişikliğini doğrudan tetikliyor ve gelecek nesillerin su ve gıda güvencesini elinden alıyor.
Oku

Perakende Devleri Değişim Sürecinde

Yılı 1,8 trilyon TL ile kapatacak olan perakende sektörünün 2022 performansını; ham madde krizi, döviz kuru, fiyat artışları ve tüketicinin alım gücü gibi etkenler belirlese de “sürdürülebilirlik için atılan adımlar” piyasada önemli bir baskı kurmuş durumda.
Oku

İklim Değişikliğinde Kabahati Kendimizde Buluyoruz

İklim Haber ve KONDA Araştırma ve Danışmanlık’ın gelenekselleşen İklim Algısı anketinin bu yıl beşincisi açıklandı. Anket, şiddeti giderek artan iklim kriziyle ilgili toplumun güncel düşüncelerine ayna tutuyor.
Oku

İklim Değişiminin Etkileri Görünenin Çok Ötesinde

İklim değişiminin yeryüzünde yarattığı fiziki etkileri kavurucu sıcaklıklar, ani kasırgalar, fırtınalar ve seller yaşadığımızda görüyoruz. Peki ya görünmeyen etkiler neler? İklim krizi ve mental sağlık arasında nasıl bir bağ var?