Dijital dönüşüm ve Endüstri 4.0’ın en hızlı sonuçlarını gördüğümüz otomotiv sektöründe, enerji verimliliğindeki iyileşmelere rağmen petrol bağımlılığı hâlen yüzde 96’nın üzerinde. AB’de üretilen sera gazı emisyonlarının yüzde 25’i de ulaştırma sektöründen kaynaklanıyor.
AB’nin, küresel ısınmayı 2 °C ile sınırlama hedefi için, ulaştırma sektörü kaynaklı emisyonları 1990 yılındaki seviyeye göre en az yüzde 60 azaltması gerekiyor. Bu hedefe ulaşmada yol haritası görevini de Avrupa Yeşil Mutabakatı üstlenecek. Avrupa Komisyonu, temmuz ayında Avrupa Yeşil Mutabakatı’nı gerçeğe dönüştürmek için “Fit For 55” teklif paketini açıkladı. AB; sıfır emisyonlu mobiliteye geçişi için otomotiv sektörünün tüm değer zinciri boyunca dönüşümüne ihtiyaç olduğuna vurgu yaparak, otomobiller ve kamyonetler için CO2 emisyon standartları ile bu geçişin yönlendirileceğini kaydetti. Bu nedenle Avrupa yatırımları, sıfır emisyonlu mobiliteye geçişte otomobil endüstrisini destekleyecek ve Avrupalı üreticilerin küresel pazara liderlik etmesine yardımcı olunacak.
EMRE ÖZPEYNİRCİ | Otomotiv Yazarı
“İKLİM KRİZİ ÇİP KRİZİNE DÖNÜŞTÜ!”
Dönüşen otomotiv sektörünün önündeki bir diğer kriz ise kuraklık. Pandemide tedarik sıkıntısıyla birlikte sektörün karşı karşıya kaldığı çip krizi, kuraklık nedeniyle gelecek yıllarda da devam edebilir. Çünkü çip üretiminin bileşenleri için saf su gerekiyor. Otomotiv yazarı Emre Özpeynirci, “Başta Tayvan olmak üzere, tüm çip üreten merkezler son 30-40 yılın en büyük kuraklığını yaşıyor” diyor ve şöyle devame diyor: “2020 Mart ve Haziran döneminde, pandemiyle birlikte otomotiv üretim yapamadı ve çip talebini durdurdu. Bu nedenle çip üretimi ev üreticileri kısmına kaydırıldı. 2020 yılı Eylül’ünde otomotiv sektörü çip talep edince, bu kez üretici bu talebe hem hızlı refleks gösteremedi, istese de buna kuraklık izin vermedi. Böylece 2020 yılı sonundan itibaren otomotiv çip krizine girdi. Firmalar bu sorunu aşmak için çok büyük yatırımlara girdiyse de iklim krizinin neden olduğu susuzluğa kısa vadede çözüm bulunamıyor. İklim değişikliğinin yarattığı kuraklık ve su ihtiyacı, çipin üretiminde olmazsa olmaz bir sıkıntı ve kısa vadede çözülemiyor. Yine susuzluk Tayvan’la sınırlı değil. Çip üretilen her bölgede aynı su sıkıntısı mevcut. Çünkü tek bir çip için 10 litre saf suya ihtiyaç var. Bazı modellerde, bir otomobil için bin çip ve 10 ton su gerekiyor.
AB’de Elektrikli Araç Satışları Üçe Katlandı
Paris Anlaşması’nın ardından 2019 yılında açıklanan Avrupa Yeşil Mutabakatı ile AB, karbon emisyonlarını 2030 itibarıyla yüzde 55 oranında düşürme hedefinde ısrarcı olduğunu göstermişti. İngiltere ve Norveç, 2025’te dizel ve benzinli modelleri tamamen bitireceğini açıklarken, AB ise 2035’i fiili yasak olarak belirledi. AB’nin bu kararı, ülkedeki elektrikli araç satışlarına da yansıdı. 2020 yılında kıtada satılan elektrikli araç sayısı, bir önceki yılı üçe katlayarak 1 milyonu aştı. 2021 yılının ikinci çeyreğinde Avrupa’da satılan her 12 otomobilden biri batarya ile çalışıyor. Batarya ve motorlu hibrit araçlar da hesaba dâhil olunca bu oran üçte bire yükseliyor. 2018’de Avrupa’da satılan elektrikli otomobil sayısı 198 bin iken 2021’de bu rakamın 1 milyon 170 bini aşacağı hesaplanıyor. Dünyadaki binek araçların yüzde 1’ini teşkil eden elektrikli araç satışlarında sıçrama bekleniyor. Elektrikli araç satış liginde yüzde 40 ile Almanya zirvedeyken, onu yüzde 25 ile Çin takip ediyor.
AB’NİN İTHAL ETTİĞİ BEŞ ARACIN BİRİ TÜRKİYE’DEN
Otomotiv sanayisi, Türkiye ekonomisi için önemli bir paya sahip. Ülkede her 15 saniyede bir araç üretilirken, her 18 saniyede bir de araç ihracatı yapılıyor. Bu nedenle otomotiv sanayi üretiminin Türkiye GSYH içindeki payı yüzde 3 ve sektör, Türkiye toplam istihdamının yüzde 5,5’ini oluşturuyor. Yıllık 2 milyon adet üretim kapasitesine sahip sektörün ürettiği araçların yüzde 85’i ihracata gidiyor. Avrupa Birliği İstatistik Kurumu (Eurostat) verilerine göre; 2018 yılında 28 AB ülkesinin otomobil ithalatında Türkiye yüzde 19 payı ile ikinci sırada yer alıyor. Bu da AB’nin ithal ettiği beş araçtan birinin Türkiye’den gittiğini gösteriyor. Türkiye’nin otomotiv ihracatında yüzde 70 civarındaki paya sahip olması, kıtadaki gelişmeler, Türk otomotiv sanayisini de yakından etkiliyor.
Beş Yıl İçinde Yüzde 40 Paya Ulaşacak
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), pandemi kısıtlarıyla küresel düzeydeki otomobil satışlarının, önceki yıla göre yüzde 15 daralırken, elektrikli otomobil satışlarının ise pazar beklentilerinin üzerinde gerçekleştiğine vurgu yapıyor. 2021 yılının ilk çeyreğinde küresel elektrikli araç satışları, Çin’de 500 bin adet, Avrupa’da ise 450 bin adet düzeyinde gerçekleşti. Bu yükseliş trendi, binek araç dışında otobüs ve kamyon gibi ticari branşta da görüldü. Hâlihazırda uygulanan politik destek ve ek teşviklerle IEA, elektrikli otomobil satışlarının küresel düzeyde, 3 milyon adetin ve yüzde 4’ün üzerinde bir pazar payına eriştiğini hesaplıyor. Bu hesap, 2019’da dünya çapında satılan 2,1 milyon elektrikli otomobil rakamına kıyasla yüzde 40’ın üzerinde bir artış anlamına geliyor.
2025’te küresel satışın 10 milyonu, 2030’da ise 28 milyonu geçmesi bekleniyor. Beş yıl içinde otomotiv yatırımlarında 330 milyar dolar ve yüzde 40’lık pay elektrikli araçların olacak.
Türkiye’deki Büyüme Hızı Yüksek, Payı Düşük!
Türkiye otomotiv pazarında, 2020 yılında küresel pazara benzer bir daralma yaşandı. Fakat daralma hibrit ve elektrikli araç satışlarında görülmedi. Yılın ilk sekiz ayında hibrit otomobil satışları yüzde 218,8 ve elektrikli otomobil satışları da yüzde 436,3 artış gösterdi. Eylül sonunda bin 560 adet elektrikli ve 36 bin 824 adet hibrit otomobil satışı gerçekleşti. Elektrikli otomobillerin toplam satışlardaki payı yüzde 0,1’den yüzde 0,3’e ve hibrit otomobillerin payı da yüzde 3,2’den yüzde 8,4’e çıktı.
Türkiye Elektrikli Araç Üssü OLacak
Avrupa’nın en fazla otomotiv ithal ettiği ikinci ülke olan Türkiye’de henüz elektrikli araç üreten marka yok ancak hibrit üretim yapan dört firma bulunuyor. Fakat Türkiye, hem kendi yerli markasıyla hem de güçlü uluslararası markalarla pazara girmeye hazırlanıyor. Türkiye’nin yüzde 100 yerli otomobil inisiyatifi olan TOGG, inşaatı hâlen devam eden fabrikanın faaliyete geçmesiyle, 2022’de üretime başlamayı planlıyor. TOGG’un geliştirdiği elektrikli yeni nesil otomobillerdeki ekosistem; şarj teknolojisindeki altyapıdan konum bazlı uygulamalara, tüm akıllı cihazlara erişimden, akıllı parklanmaya, üyelik bazlı ulaşımdan, TOGG’un yazılımındaki kablosuz güncellemeye kadar yeni birçok hizmeti kapsayacak. Aspilsan’ın 2020’de temellerini attığı lityum iyon batarya üretim fabrikası da Türkiye’de elektrikli araç üretimini desteklemek üzere planlandı. Aspilsan yatırımının elektrikli araç pazarında yerel ve küresel anlamda büyük bir önemi bulunuyor. TOGG’un 2030’a kadar yüzde 100 elektrikli beş modelde toplam 1 milyon araç üretme hedefi bulunuyor.
ABD’li otomotiv devi Ford ile Koç Holding, elektrikli ve bağlantılı yeni nesil ticari araç üretimi için 2 milyar euro’luk yatırım yapıyor. Koç Holding ayrıca Alman Volkswagen AG ile de elektrikli ticari araç üretimi için anlaşma yaptığını açıkladı. Anlaşmaya göre 1,4 milyar euro yatırımla tam elektrikli yeni nesil Transit Custom modeli ve Volkswagen’in yeni ticari aracı, Kocaeli-Gölcük tesislerinde üretilecek. 2026’ya kadar sürecek olan yatırımın 600 milyon euro’luk kısmı da batarya fabrikasına yönelik olacak.
HİDROJEN YAKITTA SIFIR EMİSYON
Hibrit ve elektrikli araç teknolojisi ile fosil yakıta göre emisyonda önemli yol alan otomotivin bu alanda geldiği son nokta, hidrojen yakıt sistemi. Standart bir içten yanmalı aracın 300 kilogram karbondioksit emisyonu ile gerçekleştireceği bin 360 kilometrelik yolu, hidrojen yakıt sistemine sahip Toyota’nın Mirai aracı, 5,65 kilogram hidrojen tüketimi ve (tek depo ile en uzun mesafede Guinness rekoru kırarak) “sıfır emisyon” ile tamamladı. Hidrojen yakıt sisteminin otomotiv üretimine yayılması durumunda, iklim krizinde önemli bir yol alınmış olacak. Avrupa’nın en büyük ticari araç üreticisi olan Türkiye’ye burada ciddi bir iş düşüyor.
Dijitalin Otomotiv Hamlesi
Batarya teknolojisi, elektrikli araç pazarının gelişimi kadar doğa için de stratejik önem taşıyor. Hatta bu teknoloji, otomotiv pazarında tüm dengeleri değiştirebilecek noktada. Mercedes Benz otomobil sistemlerinin tümünü bir kaç yıl içinde elektrikli modellerin üretiminde kullanılmak üzere dönüştürmeyi planlıyor.
Uzun yıllar, Mercedes ile sektöre de yön veren Dieter Zetsche, dijital dönüşümden en çok etkilenen ve değişim kaynaklı tehdit altında gördüğü sektörlerin başında otomotiv sektörünün geldiği saptamasını yaparken, önümüzdeki dönemde pek çok bilindik otomotiv markasının tarih olacağını ifade ediyor. Zetsche, bu durumun Mercedes’in geleneksel araba üreticisi olan ana rakiplerinin yerini Tesla gibi daha dijitalize olan ve açık ara öne geçmeyi başaran markaların, değişimi daha iyi okumasına bağlıyor. Zetsche’ye göre Uber, Google, Apple gibi teknoloji firmaları, otomotivin de yükselen markaları durumunda. Teknoloji devleri, oyunun kuralını her defasında yeniden yazan hamleleri ile her sektörü dönüştürüyor.
Asırlık otomobil markaları, daha iyi bir araba üretimine konsantre olurken; teknoloji devleri, dört tekerli bilgisayarları piyasaya sunarak her şeyi dönüştürüyor, tasarımlarıyla otomobil tanımını da değiştiriyor.
OİB, SERA GAZINDA OTOMOTİVE REHBERLİK EDECEK
Paris İklim Anlaşması’nın 2023 hedeflerine damga vurması bekleniyor. Türkiye’nin 15 yıldır üst üste lider sektörü otomotivin sera gazlarını düşürmesi hedefine, Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçılar Birliği (OİB), Ticaret Bakanlığı’nın desteğiyle üç yıl boyunca rehberlik edecek. “Otomotiv Sektöründe Yeşil Dönüşüm” Ur-Ge projesi ile Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde uygulanacak olan Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması’nın (SKDM) olumsuz etkilerinin önlenmesi hedefleniyor. OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik “Otomotiv Sektöründe Yeşil Dönüşüm” Ur-Ge projesiyle sektörümüze rehberlik etmeyi planlıyoruz. Amacımız; AYM hedefleri çerçevesinde yakında uygulanacak SKDM’den ihracatçılarımızın ve sektörümüzün olumsuz etkilenmemesi. Üç yıl sürecek projemizle ihracatçılarımızın sera gazı emisyonlarını ölçmeleri, raporlamaları, kademeli olarak düşürmeleri ve gerekli iyileştirmeleri yapmaları için onlara rehberlik etmeyi amaçlıyoruz. Bu kapsamda; projeye katılan şirketlerin karbon emisyonu konusunda ihtiyaç analizinin yapılması, korbon ayak izi, atık yönetimi ve geri dönüşüm konularında eğitim verilmesi ve temiz enerji kullanımı gibi bazı önemli başlıklarda faaliyetler gerçekleştirmeyi de hedefliyoruz.” dedi.
Apple, Otomotivi Yeniden Yazacak
Yine bir teknoloji devi Apple’ın, 2024’e kadar, daha gelişmiş pil teknolojisine sahip kendi otomobilini üreteceğini duyurması, otomotiv dünyasındaki değişim sürecinin daha da hızlanacağı beklentisini getirdi. Reuters’in haberine göre, Apple, otonom araç teknolojisi ile sektörü domine etmeye hazırlanıyor. Otoriteler teknoloji devinin bu hamlesinin sektörü derinden dönüştüreceğini öngörüyor. Apple’ın uzun yıllardır otonom teknolojinin odağında devam eden ve “Project Titan” olarak tanıtılan projesinin nihai tüketicinin karşısına çıkacak düzeye ulaştığı belirtiliyor. Bu haber, Apple’ın hisselerini yüzde 3 yükseltirken, son dönemlerin en yenilikçi şirketi Tesla’nın hisse değerini düşürdü. Bu gelişmenin ilk iPhone’un piyasaya arzındaki heyecan rüzgârı gibi otomotiv sektöründe köklü bir değişimi getirmesi bekleniyor.
Pil Maliyeti Düşerken, Menzil Artacak!
Apple’ın otonom araç projesinin temelinde pil maliyetini “radikal bir şekilde” düşürürken, yine araç menzilini dört haneli rakamlara taşıyan yeni bir pil tasarımı bulunuyor. Bununla birlikte, Apple’ın otonom aracının, lidar sensörler marifeti ile yolu üç boyutlu olarak ele alacak bir uygulamayı devreye alması bekleniyor. Firma, 2021’de piyasaya sunduğu iPhone 12 Pro ve iPad Pro modellerinde de lidar sensörleri kullanmıştı.
Yapay Zekâ Kime Çarpmalı?
Google 2019’da geliştirdiği ve yapay zekâ temelli otonom araçta bir simülasyon testi uyguladı. Buna göre, yapay zekâ kontrolündeki otonom araç kavşağa girdiğinde, kaçınılmaz bir kaza ortamı tesis ediliyor. Yapay zekânın yaşlı, genç, bebek, otomotiv ve köpeğin olduğu testte, çarpmak üzere kimi seçtiğine bakılıyor. Google, öncelikle bu testi ülkelere sorduğunda, söz gelimi Japonlar, yaşlıları korurken, Avrupa’nın gençleri ve bebeği sakındığı görülmüş. Yapay zekâ ise otomobilden sakınarak, kendisine en az hasar verecek bebeğe çarpmaya karar verince, Google mühendisleri, insanla ortak karar verilecek Hibrit bir proje geliştirmiş.