fbpx

Türkiye, Avrupa’nın Çöplüğü mü Oluyor?

Türkiye, Çin’den sonra Avrupa Birliği’nin en büyük atık ithalatçısı konumuna geldi. Peki bu atıklar Türkiye’nin doğasını mı kirletiyor, sanayi sektörüne ham madde mi oluşturuyor?

Son zamanlarda Adana, ormanlık alanlara ve dere kenarlarına bırakılan gelişigüzel çöp yığınlarının meydana getirdiği görüntülerle gündeme gelmişti. Özellikle yabancı basında geniş yankı bulan görüntülerin ardından “Türkiye Avrupa’nın çöplüğü mü?” tartışmaları başlamıştı. Yapılan yayınların ardından devlet denetimleri sıkılaştırılsa da Türkiye’nin son birkaç yılda Avrupa’nın en büyük atık ithalatçısı hâline gelmesi endişelendirmeye devam ediyor. Aslında Adana’daki bu atık sorunu yeni değil, 2018 yılından beri süregelen bir problem. Ne zaman ki BBC, Guardian, Alman Arte televizyonu gibi yabancı kaynaklı yayın organları, Adana’daki atık yığınlarını ve çevre halkın şikâyetini yansıtan haberler yayımladı; o zaman Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı atık sorunu tartışılmaya başladı. Görüntülerde çöp yığınları gösteriliyor, bölge halkının şikâyetleri dinleniyordu. Haberlerde, çöp yığınlarının yakıldığına ve etrafa zehirli gazların yayıldığına da dikkat çekiliyordu.Görüntülerin yayılmasının ardından kamuoyunun artan tepkisi üzerine bölgede yapılan denetim çalışmaları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından sıklaştırıldı. Bu kapsamda, atık geri kazanımı konusunda faaliyet gösteren 133 tesiste denetimler yapılarak izin belgeleri olmayan 26 işletmenin faaliyetleri durduruldu ve o firmalara idari para cezaları uygulandı. 3 Eylül 2020 tarihinde yayımlanan genelge ile de mevcut tesis tüketim kapasitesi yüzde 80’den yüzde 50’ye düşürüldü. Ayrıca 18 Mayıs tarihinde yayımlanan bir kararla plastik atıkların yaklaşık yüzde 75 gibi büyük bir oranını oluşturan etilen polimerin ithalatı yasaklandıysa da Temmuz ayında yasak yerine “sıkı denetim” yapılacağı belirtildi.

Adana, hem lojistik açıdan hem de geri dönüşüm fabrikaları bakımından elverişli bir konumda bulunuyor. Avrupa’nın öncelikli adreslerinden biri hâline gelen Adana’da metal ve kağıdın yanı sıra plastik atıklar da geri dönüştürülüyor.

20 YILDA ÜÇ KAT ARTTI

Her ne kadar denetimler artmış görünse de Türkiye’nin atık ithalatının yükselmesi, sorunun daha da büyüyeceği endişelerini artırıyor. Bu konudaki rakamlar Türkiye’nin Avrupa atık ithalatının 20 yılda üç kat arttığını gösteriyor. Özellikle 2020 yılında Çin’deki atık ithalatına getirilen sınırlama nedeniyle doğan boşluğu Türkiye doldurdu. 2009’da AB’den 10,1 milyon ton atık alan Çin, bunu 2020’de 600 bin tona düşürürken, Türkiye 2020’de 13,7 milyon tonla AB’den en çok atık ithal eden ülke konumuna geldi. Türkiye’ye başta İngiltere olmak üzere, İtalya, Belçika, Almanya ve Fransa’dan atık ithal ediliyor.

Avrupa Birliği İstatistik Ofisi Eurostat’ın yayımladığı bir rapora göre, AB geçen yıl üyesi olmayan ülkelere 32,7 milyon ton atık ithalatı gerçekleştirdi. Bu atıkların neredeyse yarısının yapıldığı ülke ise Türkiye. AB’nin ithal ettiği çöpün yüzde 53’ünü demir ve çelik içeren metallerin oluşturduğu söyleniyor. Türkiye 2020’de Avrupa’dan hem 11,8 milyon ton demir hem de 900 bin ton kâğıt atık aldı.

ÜLKE SANAYİSİNE KATKI

Adana, hem lojistik açıdan hem de işletmeler bakımından geri dönüşüm sektörü için elverişli bir konum oluşturuyor. Avrupa’nın öncelikli adreslerinden biri hâline gelen Adana’da metal ve kağıdın yanı sıra plastik atıklar da geri dönüştürülüyor. Bunların içinde geri dönüşüme elverişli olmayan atıklar illegal yollarla açık alanlara bırakılabiliyor. Hatta bu atıklar yakılarak tarım alanlarını mikro plastik tehdidine açık hâle getirirken yanma sırasında çıkan zehirli gazlar hem insan sağlığını hem de çevreyi tehdit ediyor.

Plastik geri dönüşüm sanayicilerine göre ise durum tam bir yanlış anlaşılmadan ibaret. Doğaya bırakılan atıkların tüm sektöre mal edilmemesi gerektiğini vurgulayan plastik sanayicileri, sektörde bu işi düzgün yapanlar olduğu kadar doğaya zarar vererek yapanlar olduğundan yakınıyor. Sırf bu yüzden kamuoyunda yanlış bir algı oluşturulduğuna dikkat çekiyorlar ve aslında bu konuda ülke ekonomisine sağlanan katma değere odaklanmak gerektiğinin altını çiziyorlar. Önerdikleri çözüm ise devlet tarafından denetimin düzenli olarak yapılarak doğayı kirleten firmaların sistem dışına atılması. Bu sayede istenmeyen görüntülerin önüne geçilebilecek.

Türkiye’den ithal edilen atıkların büyük bir kısmı Adana’daki geri dönüşüm fabrikalarına gelerek burada ham maddeye dönüştürülüyor. Elde edilen ham maddeler ise hem ülke sanayisinde değerlendiriliyor hem de ham maddelerin yapılıyor. Sektördeki sanayicilere göre haberlerde lanse edildiği gibi Türkiye çöp aldığı için Avrupa’dan para almıyor aksine plastik atıklara ton başına 185 dolar ödüyor. Çünkü alınan atıklar çöp değil nitelikli atık. Bu atıklar ham maddeye dönüştürüldükten sonra ton başına 750-800 dolara ihraç edilebiliyor.

Total
0
Paylaşım
Benzer İçerikler
Oku

Dijital Alışverişin Çevresel Bedeli

Dijital alışverişin çevresel bedeli düşündüğümüzden daha ağır olabilir. Her sipariş, karbon ayak izimizi artıran gizli bir tehdidi de beraberinde getiriyor.
Oku

Mercanlar için Hayata Dönüş Vakti

Marmara Denizi’ndeki su altı yaşamında kritik öneme sahip mercan türlerinin korunması için Deniz Yaşamını Koruma Derneği’yle birlikte harekete geçen Anadolu Efes, Denize +1 Nefes Projesi’yle Tavşan Adası açıklarında mercan nakli gerçekleştiriyor.
Oku

Yok Olmayan Tehlike Plastik Atık

Karada, denizde, kısacası her yerde plastik atık tehlikesiyle karşı karşıya kalan dünya, bu sorunla mücadele etmeye çalışıyor. Doğada uzun yıllar boyunca yok olmayan plastik atıklar, büyük bir çevre felaketine sebep olduğu gibi canlı yaşamını da tehdit ediyor.
Oku

Tarımın Geleceği Dikey Tarım

Dünya nüfusunun hızlı artışı, gıda güvenliği sorunu, azalan ekilebilir araziler ve bilinçsiz su tüketimi gibi sorunlar alternatif tarım yöntemlerini zorunlu hâle getiriyor. Son zamanlarda bu yöntemler arasında tarımı şehirlere taşıyan “dikey tarım teknolojileri” öne çıkıyor.