fbpx

Türkiye’nin Eğitim Çıkmazı

Hazineden eğitime ayrılan pay giderek azalıyor, müfredat ve eğitim sistemi sürekli değişiyor. “Devlet okulu mu, özel okul mu?” tartışmaları devam ederken Türkiye, tam anlamıyla bir eğitim çıkmazına sürükleniyor.

Türkiye’de son 20 yılda dört kez müfredat, altı kez lise, üç kez üniversite sınav sistemi, 18 kez de eğitim sistemi değişti. Son olarak 26 Nisan’da “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adıyla açıklanan “seyreltilmiş” yeni müfredat, bir hafta süreyle askıya alınarak kamuoyunun görüşüne sunuldu. İlk olarak seçilen isimden dolayı “eğitimin siyasallaştırılması” eleştirilerini alan yeni müfredat, özellikle Mustafa Kemal Atatürk’ün adının geçmediği ve laiklikten bahsedilmediği gerekçesiyle büyük tartışmalara neden oluyor. Yeni müfredat taslağında öğretim programının merkezine “değerler eğitimi”nin koyulması, “eğitimin dinselleştirilmesi ve gericileştirilmesi” olarak değerlendirilirken veliler ise endişeli! Müfredattaki “sadeleşme” en fazla devrim ve ilkelerde görülürken sivil toplum kuruluşları ve iş dünyasından da tepkiler gelmeye devam ediyor. Bir yanda “Laiklik ve bilim karşıtı yeni müfredatı reddediyoruz!” diyen STK’lar, bir yanda “Çocuklarımızı okula göndermeyiz!” diyen aileler, bir yanda müfredattaki değişimin toplumsal yarara dönüşebilmesi için uzlaşıyla, katılımcı bir zeminin gerekli olduğunu vurgulayan iş dünyası…

Yazının tamamına Sürdürülebilir Üretim dergisinin 17. sayısından (Temmuz-Ağustos 2024) ulaşabilirsiniz.

Total
0
Paylaşım
Benzer İçerikler
Oku

Sınıfsız, sömürüsüz eşit bir dünya HA(YA)Lİ

“Medeniyetin ilk şartı adalettir” der Sigmund Freud… Peki eşitsizliklerin egemen olduğu dünyamızda, bu adaleti tesis edecek olan kimdir? Gelir adaleti, kaliteli ve güvenli gıda, temel hizmetlere erişim, nitelikli eğitim, toplumsal cinsiyet eşitliği ve iklim eylemi, her bireyin en temel insani hakkı. Peki bugün dünya üzerinde kaç kişi bunlara eşit oranda erişebiliyor?
Oku

Küresel Köyün Kaygılı Çocukları

Türkiye’de seçmen sayısı 7 milyonu, dünyada ise nüfusu 2,47 milyarı bulan Z Kuşağı, 20 yıl sonra dünyayı yönetecek. Rahat görünümlerinin aksine, kaygı düzeyi oldukça yüksek olan bu kuşağın tüketim öncelikleri neler? Sürdürülebilirlik, Z kuşağının satın alma davranışlarının neresinde?Bir ürünü satın alırken başvurulan yollar herkes için aynı mıdır? Ya da satın alma alışkanlıklarında herkesin öncelikleri bir midir? Bu soruların yanıtları kişiden kişiye farklılık göstermekle birlikte kuşaklar arasında da tüketimi belirleyen bazı değişkenler bulunuyor. Ancak belli yıllar arasında doğan insanların jenerasyon farklarını tanımlayan “kuşak”ların özellikleri de toplumdan topluma, kültürden kültüre değişiyor. Bu da her ülkenin dönemler içinde yaşadığı deneyimlerin farklı olmasına bağlanıyor.