Türkiye’de son 20 yılda dört kez müfredat, altı kez lise, üç kez üniversite sınav sistemi, 18 kez de eğitim sistemi değişti. Son olarak 26 Nisan’da “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adıyla açıklanan “seyreltilmiş” yeni müfredat, bir hafta süreyle askıya alınarak kamuoyunun görüşüne sunuldu. İlk olarak seçilen isimden dolayı “eğitimin siyasallaştırılması” eleştirilerini alan yeni müfredat, özellikle Mustafa Kemal Atatürk’ün adının geçmediği ve laiklikten bahsedilmediği gerekçesiyle büyük tartışmalara neden oluyor. Yeni müfredat taslağında öğretim programının merkezine “değerler eğitimi”nin koyulması, “eğitimin dinselleştirilmesi ve gericileştirilmesi” olarak değerlendirilirken veliler ise endişeli! Müfredattaki “sadeleşme” en fazla devrim ve ilkelerde görülürken sivil toplum kuruluşları ve iş dünyasından da tepkiler gelmeye devam ediyor. Bir yanda “Laiklik ve bilim karşıtı yeni müfredatı reddediyoruz!” diyen STK’lar, bir yanda “Çocuklarımızı okula göndermeyiz!” diyen aileler, bir yanda müfredattaki değişimin toplumsal yarara dönüşebilmesi için uzlaşıyla, katılımcı bir zeminin gerekli olduğunu vurgulayan iş dünyası…
Yazının tamamına Sürdürülebilir Üretim dergisinin 17. sayısından (Temmuz-Ağustos 2024) ulaşabilirsiniz.