Yaratılan distopik dünyada, hayatta kalabilen az sayıda insan, koloni hâlinde yerin altında kurdukları bloklarda yaşıyor. Koloni sistemini kontrol eden genç yönetimin uyguladığı Kıtlık Kanunları gereği sisteme getirilen yeni hayat (bebek) karşılığında, yaşlı neslin yok edilmesi zorunlu. Yeraltındaki evlerinde kadın, adam, çocuk ve büyükanne olarak yaşayan bir ailenin hayatı, yeni doğacak bebek yüzünden değişiyor.
Serpil Altın | Yönetmen
“Gidişat, Bir Zamanlar Gelecek: 2121’in gerçek olacağını gösteriyor”
Bir Zamanlar Gelecek: 2121 filminiz, iklim krizinin ulaşabileceği son noktaya ilişkin bizi uyaran bir nitelik taşıyor. Gerçekten Gelecek 2121’i mi yaşayacağız?
Uzun zamandır geleceğe dair kaygılarım beni çok rahatsız ediyordu. Kapıdan adım attığımız her an, kirli havanın pençesinde nefes almaya çalışan yaratıklar gibiyiz. Sağımız plastik, solumuz çöp yığınlarıyla dolu. Bilimsel makaleler ise her yıl gezegenimizin ısındığını söylüyor. Pandemi döneminde doğa insandan kurtuldu ve bir de baktık ki doğanın insana ihtiyacı yok. İnsanın yaşayabilmesi için doğaya ihtiyacı var. Böyle giderse evlere hapsolmak zorunda kaldığımız pandemi dönemi gibi yepyeni bir yaşama da ihtiyaç duyacağız. Bunu kurmaca bir senaryoya dönüştürürken de geçmiş yaşam biçimlerini araştırdık. Yer altında, mağaralarda başlayan uygarlıklar bize yol gösterdi. Hayatın bir kısır döngü içinde olduğu felsefesine inandığım için de başladığımız noktaya geri döneceğimizi düşünüyorum. O sebeple gelecekte, 2121’de insanlar yer altında yaşıyor. Dünyamıza gerekli önemi vermedikçe, insanlık olarak sarsılıp kendimize “Biz ne yapıyoruz?” diye sormadığımız sürece gidişat 2121’in gerçek olacağını gösteriyor.
Yazının tamamına Sürdürülebilir Üretim dergisinin 18. sayısından (Eylül-Ekim 2024) ulaşabilirsiniz.