fbpx

Üretim Sürdürülebilirse Yaşam da Sürdürülebilir…

Sera gazı salımına yönelik yayımlanan güncel raporlar, 2020’de küresel ticaretin yavaşladığı salgın döneminde, Çin hariç tüm ülkelerin emisyon salımında düşüş olduğunu gösteriyor. Üretimin yeniden arttığı 2021 yılında ise emisyon oranları yine artışa geçti ve Çin, yine en fazla kirliliği yaratan ülke oldu.

Burada sadece Çin’i suçlamak haksızlık olur. Yaklaşık 20 yıl önce Çin ile başlayan ve daha sonra diğer Asya ülkelerinin de dâhil olduğu, Batılı küresel şirketlerin ucuz iş gücüne dayalı üretim modeliyle yatırımlarını Çin’de yoğunlaştırmasının bu kirlilikte büyük payı var.

Bugün insanların beslenme ihtiyacını tehdit edecek noktaya ulaşan küresel enflasyonda söz konusu “ucuzculuğun” büyük payı olduğuna inandığımız için kapak konumuzu buna ayırdık.

Küresel enflasyon sadece ekonomiyi değil, iklimle mücadelenin ikinci plana atılmasından dolayı gezegenimizi de tehdit ediyor. Küresel enflasyon ile birlikte, en çevreci görünen Avrupa’nın dahi ekonomi sürdürülebilir olduğu sürece iklimle mücadelede samimi adımlar attığını gördük. Son araştırmalar, doğal gaz fiyatlarının aşırı yükselmesinin, Avrupa’da daha fazla emisyona neden olan kömür kullanımını artırdığını gösteriyor. Bu durum, dünyanın geri kalan ülkeleri için de geçerli. Son bir yıldır, iklim krizi ile mücadelede belirlenen hedeflerin aksi yönünde bir politika izlendiğini görüyoruz.
Bu bize evrenin geleceğinin, bundan sonra benimsenecek ekonomi modeline bağlı olduğunu gösteriyor. Dünyanın sınırlarını zorlayarak ucuz ve fazla üretim ile refah seviyesinin yükselmeyeceğini; aksine daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalabileceğimizi tecrübe ettik.

Doğaya iyi gelecek sürdürülebilir bir ekonomi modeline ihtiyacımız var.
Avrupa Komisyonu’nun, yenilenebilir enerjide büyük dönüşüm başlatacak bir paket üzerinde çalıştığı belirtiliyor. Fakat fikrin ortaya çıkma nedeni, çevre kirliliğinden ziyade, Avrupa’nın enerjide Rusya’ya bağımlılığını azaltmak.

Yaşanan örnekler gösteriyor ki üretim sürdürülebilir olduğu ölçüde, dünya da sürdürülebilir olacak. “Enerji maliyetleri rekor seviyelerde” ve “Tarım ürünleri fiyatları tarihî zirvede” gibi manşetler, insanların yarına dair umudunu kırıyor.

Oysa, çocuklarımıza anlatabileceğimiz bir başarı hikâyesine ihtiyacımız var. Gelecek nesillere ulaşacağını bildiğiniz bir şişenin içine not yazmak isteseniz, neler yazardınız, hiç düşündünüz mü?

Eğer anlatacak güzel bir hikâyeniz yoksa; okyanuslarda, kıyılarda, ormanlarda bulunan milyarlarca plastik şişe, bizim hakkımızda hiç de güzel şeyler anlatmayacak!


Total
0
Paylaşım
Benzer İçerikler
Oku

Hayalim 1 Yaşında…

Bundan tam bir yıl önce, yıllardır hayalini kurduğum projeyi hayata geçirmenin mutluluğunu yaşadım.
Oku

Yarınlara Sözümüz Olsun

Cemreler bir bir düşerken havaya, suya, toprağa; biz de bahar neşesiyle ve renkleriyle hazırladık yeni sayımızı. Her kuşak,…
Oku

Yeni havadislerim var…

Elinizdeki sayı, bambaşka bir heyecanla ortaya çıktı. Bir senelik yayın hayatı sonrasında dergimizi artık raflarda sunmanın ve daha…
Oku

Umudum bir kuşun kanadında…

Dergimizin ismini “Sürdürülebilir Üretim” olarak belirlerken, sadece endüstriyel üretimi baz almadık. Çünkü üretimi sadece sanayileşme çerçevesinde düşünmenin eksik bir tanımlama olacağına inanıyorum. Karl Marx, Das Kapital kitabında şöyle der: “İnsan hem üreten hem tüketen bir canlıdır. Tükettikçe kendini yeniden üretir.”