YANLIŞ BİLGİ SOSYAL MEDYADA ALTI KAT DAHA HIZLI YAYILIYOR

MÜRSEL FERHAT SAĞLAM / Branding Türkiye kurucusu, akademisyen, yazar

Dijital teknolojilerdeki gelişmeler sadece teknik aygıtları, makineleri, iş süreçlerini veya dijital araçları dönüştürmekle kalmadı. Aynı zamanda bu süreçte algısal, kavramsal ve davranışsal dönüşüm de yaşandı. İnternetin ikinci evresini temsil eden Web 2.0 ile birlikte literatürde konumlanan etkileşimlilik, paylaşımlılık ve katılımcılık gibi terimlerin birer olgu halini alarak hayatın temel realitesine dönüşmesi, çoklu ekran kullanımının davranışsal bir standart hâline gelmesi ve mobil kullanımın yaygınlaşması; sosyal medyayı, edilgen olmaktan çıkarıp kamuoyunu yönlendiren ve yöneten bir etken güce dönüştürmüştür. Günümüzde sosyal medya platformlarının dezenformasyonun yayılmasında bu denli kritik bir rol oynamasının arkasında ise üç temel sebep (Algoritmik yayılım, yankı odaları, kaynak güvenirliği sorunu) bulunur. Birbirini bağlamsal düzeyde destekleyen ve tamamlayan bu sebeplerin arkasında; algoritmaların, kullanıcı etkileşimini artırmak için duygusal (şaşırtıcı, öfkeli, hüzünlü) içerikleri ön plana çıkarması, kullanıcıların, benzer görüşteki bireylerle etkileşime girdikçe yanlış bilgilerin bir yankı odası içinde güçlenmesi ve herkesin yayıncı olabildiği bir ortam olan sosyal medyada doğrulanmamış bilginin hızlıca yayılıp ‘haber’ statüsüne ulaşması gibi faktörler vardır. Literatürde konu özelinde pek çok değerli çalışma bulunmakla birlikte Massachusetts Institute of Technology (MIT) yapılan bir araştırmaya göre yanlış bilgi, sosyal medyada altı kat daha hızlı yayılıyor.

Yapay zekâ da tıpkı sosyal medya gibi dezenformasyonun hem üretim aşamasında hem de dezenformasyonla mücadelede önemli bir role sahiptir. Yapay zekanın ‘tehdit’ boyutunda ise başı deepfake teknolojisi çeker. Zira yapay zekâyla birlikte artık ortalama bir internet kullanıcısı, herhangi bir teknik bilgi gerektirmeden sahte ses, görüntü ve video üretebilme yetisine sahip oldu. Öte yandan yapay zekâ, bot hesaplarla yanlış bilgiyi sistematik ve hızlı bir biçimde yaymak için de kullanılıyor. Metin üretim modelleri ise dezenformasyonun ikna ediciliğini artırmak için başvurulan bir yöntem olarak benimsenmiş durumda. Tabi yapay zekâyı doğrulama süreçlerinde, sahte içerik tespitinde ve haber kaynaklarının analizinde değerlendirmek de mümkün. Ayrıca yapay zekâ, gerçek zamanlı dezenformasyon tespiti ve etiketleme sistemi gibi imkânlarla yanlış bilgiyi sınırlamaya da yardımcı oluyor.

MANİPÜLASYON TELAFİSİ ZOR ZARARLAR VERİYOR

Konuyu bu perspektiften alıp “iklim krizi” penceresinde yorumlamak gerekirse, sürecin inkâr, çelişki ve yanlış bilgibaşlıkları etrafında şekillendiğini görürüz. Buna göre öncelikle iklim değişikliğinin inkârıyla başlayan manipülasyon, bilim insanlarının bu konuda hemfikir olmadığını ifade eden karşıt kaynakların sunulmasıyla destekleniyor. Son aşamada ise “yenilenebilir enerji ekonomik krize neden olur” veya “elektrikli araçlar çevreye daha fazla zarar veriyor” gibi savlar ortaya atılarak iklim kriziyle mücadeleye telafisi zor zararlar veriliyor. Bir de bunların doğru bilgiye nazaran altı kat daha hızlı yayıldığı düşünülürse, insanlarda iklim krizine dair farkındalık oluşturmak bir hayli zorlaşıyor. Bunu tersine çevirmek için yasal düzenlemeler kadar dijital medya okuryazarlığı eğitiminin yaygınlaştırılması da önemli.

Total
0
Paylaşım
Benzer İçerikler
Oku

Sosyal Medyanın “Sürdürülebilir Yaşam” Fenomenleri

Dijital mecralarda yaptıkları paylaşımlarla yeşil dönüşüm farkındalığını artırmayı amaçlayan Ecoblogger’lar, minimalizm ve sürdürülebilir yaşam tüyoları veriyorlar. Kompost, ev ekonomisi, ekolojik dönüşüm, zehirsiz tarım, kapsül gardırop ve yavaş moda başlıkları altında sosyal medyada içerik üretiyorlar.