fbpx

“Yeşil Mutabakat Türkiye için Risk Olduğu Kadar Yeni Bir Fırsat”

Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın Türkiye’deki sanayinin geleceğini şekillendireceğini ve küresel ticarete yeni kural ve standartlar getireceğini ifade eden DEİK / Türkiye-Avrupa İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Zeynep Bodur Okyay; mutabakatın önemini, ülkemizi ve sanayicileri nasıl bir dönüşümün beklediğini değerlendirdi.

İklim değişikliği, tüm dünyada olduğu gibi Türk ekonomisinde de değişimin fitilini ateşledi. “Yeşil Dönüşüm” konusu, Yeni Ekonomi Programı’ndaki (2021-2023) Orta Vadeli Program kapsamına alınırken, uluslararası arenada atılan somut adımlar ülkemizin bu konuda ne kadar kararlı olduğunu gösterdi. Paris Anlaşması’nı onaylayarak iklim değişikliğiyle mücadelede “Ben de varım” diyen Türkiye, AB Yeşil Mutabakatı’na uyum kapsamında Yeşil Dönüşüm Eylem Planı’nı yayımlayarak dönüşüme ayak uyduracağının sinyallerini verdi.

 “Atılacak adımlar büyük önem taşıyor”

Tüm dünyanın gündemindeki Yeşil Mutabakat sadece bir iklim politikası değil aynı zamanda bir büyüme stratejisi olarak öne çıkıyor. Bu dönüşüme ayak uyduramayan ülkeler dış ticarette geride kalırken, uyum sağlayabilen ülkeler ise rekabet avantajı elde edecek. Dolayısıyla Avrupa Yeşil Mutabakatı (AYM), özellikle Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) gibi iş dünyası temsilci kuruluşlarının öncelikli konularının başında geliyor. Yeşil Mutabakat’ın Türkiye için bir risk olduğu kadar, sürdürülebilir kalkınma için yeni bir fırsat sunduğunu belirten DEİK/ Türkiye-Avrupa İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Zeynep Bodur Okyay, olası olumsuz etkileri bertaraf edebilmek ve Türkiye’nin sağlayacağı uyum ile hedeflenen politika değişikliklerini fırsata çevirmek amacıyla Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında öne çıkan tüm senaryoların neden titizlikle takip edilmesi gerektiğini şöyle anlatıyor: “Türkiye ekonomisi ve sanayisinin yeşil dönüşümü; kapsayıcı ve sürdürülebilir bir büyümenin tesis edilmesinin yanı sıra ülkemizin AB başta olmak üzere, üçüncü ülkelere ihracatında rekabetçiliğinin korunması ve güçlendirilmesi için önemli görülüyor. Bu alanda atılacak adımlar aynı zamanda ülkemizin küresel değer zincirlerine entegrasyonunun geliştirilmesi ve uluslararası yatırımlardan alacağı payın artırılması bakımından da büyük önem taşıyor.”

Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın Türkiye’deki sanayinin geleceğini şekillendireceğini ve küresel ticarete de yeni kural ve standartlar getireceğini ifade eden Okyay, özellikle Sınırda Karbon Vergisi’ne dikkat çekerek sözlerini şöyle sürdürüyor: “Sınırda Karbon Vergisi (SKV) kapsadığı tüm sektörlerde Türkiye’nin Avrupa Birliği pazarlarına yaptığı ihracatı etkileyecek. Türkiye, yeşil dönüşüme uyum sağladığı ölçüde uluslararası düzeyde rekabet gücünü artıracakken, bu uyumda gecikildiği takdirde SKV gibi uygulamalar nedeniyle Türkiye’nin ihracat performansı yara alabilecek.”

“Türkiye kendi emisyon ticaret sistemini oluşturmalı”

AYM’nin ülkemizi ticaret kanalından etkilemesi beklenen en önemli politika değişimlerinden birinin Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması (SKDM) olduğunun altını çizen Zeynep Bodur Okyay, AB’nin SKDM yoluyla Türk ihracatçılarından tahsil edeceği bu tutar sayesinde kendi yeşil dönüşümünü finanse ederken, Türkiye’den de her yıl önemli bir miktar döviz çıkışı yaşanacağını söylüyor. Okyay, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Oluşabilecek bu olumsuz duruma çözüm olarak, dünya genelinde ülkelerin kendi somut koşullarına göre tanzim ettiği Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) uygulamaları yaygınlaşıyor. Bu sayede sektörlerin emisyon düşürücü teknolojileri benimsemesi motive edilirken, ülke içinde toplanacak emisyon gelirleri de sanayinin ihtiyacı olan yeşil dönüşümü finanse etmesinde kullanılabilir ve kaynakların ülke içinde kalmasını temin eden bir ekosistem oluşturulabilir diye düşünüyorum.”

Zeynep Bodur Okyay, icatçı ülkelerin aynı zamanda ihracatçı ülkeler olarak da öne çıktığını ve sanayi sektörlerinin ihtiyaç duyacağı yeşil dönüşümün yerli teknolojilerle beslenmesinin önemli olduğunu ve bunun da ihracat rekabetçiliğinin sürdürülebilirliği açısından önem taşıdığını vurguluyor.

Sanayide Yeşil Dönüşüm

Okyay; “Bu bağlamda, sanayi sektörlerinin düşük karbonlu ekonomiye geçişine yönelik hazırlanacak teşvik politikalarının, sektörlerin yeşil dönüşüm yatırımlarının motive edilmesi ve bu dönüşümün yerli teknolojilerle desteklenmesini sağlayacak Ar-Ge faaliyetlerinin birlikte ele alınarak tasarlanması gerekli görülüyor. Öte yandan ülkemiz sanayisinin yeşil dönüşümünün geliştirilmesi bakımından, Yeşil OSB’ler ve Yeşil Endüstri Bölgeleri, endüstriyel simbiyozun sağlanması ve yeşil rekabetçiliğin artırılması için önemli bir fırsat sunuyor.” diyor. 

“Raporumuzu sunmaya hazırlanıyoruz”

Türkiye sanayicisi ve ihracatçıları olarak rekabet güçlerini yitirmemek, hatta orta-uzun vadede rekabetlerini güçlendirmek adına harekete geçtiklerinin altını çizen Okyay, bunun için kapsamlı bir rapor hazırladıklarını söylüyor. Türkiye olarak geç kalmamak ve şartları ülke lehine çevirmek için yapılması gerekenlere destek vermeye her zaman hazır olduklarını sözlerine ekleyen Okyay, raporla ilgili şu şekilde bilgi veriyor:

“DEİK olarak son aylarda üzerinde yoğunlaşarak hazırlıklarını tamamladığımız ‘Sanayide Yeşil Dönüşümün Desteklenmesi Projesi’ başlıklı raporumuzu önümüzdeki günlerde hükümet yetkililerimizin ve tüm paydaşlarımızın bilgisine sunmaya hazırlanıyoruz. Bu rapor, başta sanayi sektörü olmak üzere AB’nin yeni büyüme stratejisi olan Yeşil Mutabakat’ı ve bunun Türkiye için önemini tüm ilgili paydaşlara anlatan önemli bir çalışmadan oluşuyor. Rapor, Yeşil dönüşümün Türkiye açısından yaratacağı risklerle, meydana gelecek çeşitli fırsatları da gözler önüne seriyor.”

Total
0
Paylaşım