Dünyanın sanayideki sarsılmaz gücü Almanya, son birkaç yıldır Alman hükûmeti nezdinde alınan kararlar ve özellikle de Avrupa Yeşil Mutabakatı (AYM) doğrultusunda ciddi bir dönüşüm evresine girdi. Avrupa Birliği ve elbette dünya ülkelerinin istikrarı ve istikbali için kapsamlı bir dönüşümü ifade eden ve ekonomiden topluma, sanayiden ticarete, ulaşımdan tarım ve biyoçeşitliliğe kadar pek çok alanda yapısal değişiklik içeren Yeşil Mutabakat; birlik içindeki tüm aktörlerin dönüşüm sürecinde vergi ve finansal açıdan kendilerini hazırlamaları ve “yeşil kriter”lere uyum sağlamalarını da beraberinde getirdi.
Birliğin lider ülkelerinden olan Almanya, AB’nin başlatmış olduğu bu değişimi desteklediği gibi çoğu zaman liderliğini de üstleniyor. Kendi içinde AB’nin mevzuatına paralel değişiklikleri uygulamaya geçiren ve hem ekonomi hem de ticari alanda topyekûn, yapısal dönüşümü benimseyen Almanya, bu anlamda AB’de aktif olarak görev alıyor. Diğer taraftan, AB içinde Yeşil Mutabakat ilkelerine en hızlı reaksiyon veren ülkelerden biri olmasına rağmen Almanya’da bile enerji dönüşümünün yavaş olduğunu ve bunun mevzuatların dışında pazarın gerekliliklerine göre daha hızlı şekilde gerçekleştirilmesi gerektiğini savunanlar bulunuyor.
Alman Ekonomisi Dijitalleşme Odaklı Adımlar Atıyor
Bilindiği üzere iklim değişikliği ile mücadele artık sadece devletlerin ekonomi politikalarını etkilemiyor. Başta uluslararası şirketler olmak üzere imalat ve sanayi sektöründe faaliyet gösteren firmalar da yeni gelişmelere ve mevzuatlara uyum sağlamak zorunda. Bu durum Almanya için de geçerli. Şirketler artık değer zincirlerinde yer alan ithalatlarındaki eşyanın karbon içeriğini dikkate almakla yükümlü tutuluyor. Bunun yanı sıra özellikle büyük firmalar, tedarik zincirlerindeki insan hakları ihlalleri veya doğaya verilen zarardan dolayı taahhüt altına girmekle yükümlü sayılıyor.
Bu minvalde, AB Yeşil Mutabakatı ile öngörülen değişikliklerin, Gümrük Birliği ile AB’ye ve Almanya’ya sağlanan yakın ticari ve ekonomik bütünleşme ile entegre olduğumuz değer zincirleri üzerinde doğrudan etkilerinin olması da kaçınılmaz hâle geliyor. Bu doğrultuda, Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın açıklanmasının hemen ardından Yeşil Mutabakat’ın Türkiye’den AB’ye yapılan ihracat üzerindeki olası etkilerinin ele alınması ve bu kapsamda atılabilecek adımların değerlendirilmesi amacıyla Ticaret Bakanlığı koordinasyonunda bir çalışma grubu kuruldu.
Ekonomi ve İklim Koruma Bakanlığı’nın Rolü Artacak
Ülkede, yeşili ihtiva eden; yani doğayı koruyarak oluşturulan teknolojiler ön plana çıkmış durumda. Özellikle de “tekrar üretmek, tekrar kullanmak ve geri dönüşüm” gibi kavramlara tabandan genele doğru yayılan ciddi bir ilgi atışı var. Bu çerçevede, ülkenin sektörel eylem planları gözden geçirilerek endüstrilerde, sera gazı salımlarını azaltmayı destekleyen yeni teknolojilere yönelik yatırımlar hız kazanmaya başladı. Gelecek dönemde, Almanya’da yeni kurulan Ekonomi ve İklim Koruma Bakanlığı’nın en önemli iştigal alanının AB Yeşil Mutabakat’ı başta olmak üzere iklimin korunmasına ilişkin tedbirlerin hayata geçirilmesi olacağı düşünülüyor.
Çalışma grubunda gerçekleştirilen kapsamlı istişarelerin sonucunda ilgili tüm kurumların katkıları ile hazırlanan Eylem Planı’na ilişkin Cumhurbaşkanlığı Genelgesi 16 Temmuz 2021 tarihli Resmî Gazete’de da yayımlandı. Bu kapsamda Türk sanayicilerin, Ticaret Bakanlığı başta olmak üzere Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı gibi tüm kamu otoritelerinin çalışmalarının yakinen takip etmesi, iş ve ihracat süreçlerini kolaylaştıracaktır. Zira, tekstil ürünlerinin sosyal ve ekolojik açıdan uyumlu bir şekilde üretilmesinden ihraç ürünlerin ambalaj uygulamalarına, ürünlerin karbon içeriğinden çevreye duyarlı ve enerji verimliliği yüksek yaşam alanları oluşturulmasına kadar tüm üretim süreçleri yeniden değerlendiriliyor. Alman ekonomisi bu minvalde dijitalleşme odaklı değişimi gerçekleştirmeye yönelik adımlar atıyor.
İklim Koruma Hedefleri Daima Gözden Geçiriliyor
Almanya, emisyon azaltma hedefi doğrultusunda 2017 yılında bir yenilenebilir enerji kaynakları yasası hazırlamış olmasına rağmen ülkedeki en kapsamlı iklim aksiyon kanunu, 2019 yılının sonlarında yürürlüğe girebildi. Ve bu yasa AYM doğrultusunda, 2021’de tekrar güncellemeye gitti. Ülke, enerjide dönüşüme ilişkin prensipler belirleyerek elektrik enerjisinin ve tüm mevcut şebekelerin modernize edilmesini sağladı. Öyle ki ülke genelinde kullanılan tüm elektriğin karbondioksit emisyonunun sıfırlanması gibi hedef bulunuyor.
Bu çerçeveler doğrultusunda Almanya, AB kuralları gereği iklim koruma hedeflerini daima gözden geçiriyor, Acil İklim Koruma Programı’nı uyguluyor ve İklim Koruma Yasası başta olmak üzere mevzuatında gerekli güncelleme ve değişiklikleri gerçekleştirmeyi sürdürüyor. Hâlihazırda Almanya’da; yenilenebilir enerjilerin elektrik tüketimindeki payının artırılması, yeni binalar için enerji standartlarının yüksek verimliliği sağlaması, ısıtma sistemlerinde fosil yakıt kullanımının azaltılması ve elektrikli otomobillerin üretilmesi konusunda çalışmalar hızlandırıldı. Ayrıca AB düzenlemelerine uygun e-yakıt ikmalinin yaygınlaştırıldığı ülkede; e-otobüs ve e-kamyon filolarına geçiş, özellikle kömürün kullanımının aşamalı olarak sıfırlanması, fosil enerji kaynaklarının terk edilmesi, “kirleten öder” mantığı ile karbon emisyonunun fiyatlandırılması gibi önlemlerin hayata geçirilmesi için gerekli süreçlere de başlandı.
Üretici Destekleri, Araştırma Programlarında Yoğunlaşıyor
Almanya’nın sanayide yeşil dönüşüm politikaları kapsamında firmalara verdiği destekler incelendiğinde, verilen desteklerin özellikle araştırma alanında faaliyet gösteren firma ve kuruluşlara yönelik olduğu dikkat çekiyor. Bu çerçevede, kömür ve çelik araştırma fonuna yönelik araştırma programı, sıvılaştırılmış doğal gaz için yakıt ikmal gemilerinin inşası ve nakliyede sürdürülebilir yakıt alternatiflerine yönelik yatırımlara destek, kimya endüstrisinde nötr sera gazlı üretim projelerine destek, otomobil ve yedek parçaya yönelik yenilikçi stratejiler ile elektrikli araçlara ilişkin altyapı, pil hücrelerin üretimine yönelik inovasyon ve araştırma çalışmaları bu desteklere örnek olarak gösterilebilir. Bunun yanı sıra, deniz taşımacılığının geliştirilmesi, havacılık araştırma programı kapsamında hibrid-elektrikli uçuşların teşvik edilmesi de desteklerden bazıları.
Dünya ekonomisi ve ticaretindeki ağırlığını artırmaya yönelik 10 Haziran 2020’de “Ulusal Hidrojen Stratejisi”ni kamuoyuna duyuran Alman Federal Hükûmeti, söz konusu strateji kapsamında hidrojen teknolojilerinde küresel liderliği sağlayabilmeyi ve dünyanın en gelişmiş hidrojen teknolojisi tedarikçisi olmayı hedefliyor. Üçüncü ülkelerde “yeşil hidrojen” adlı ilk endüstriyel tesisin inşası, hidrojen teknolojisi kullanılarak kısa ve orta mesafede uçan uçakların deneme sürüşlerine de başlandı.