Makale

Türkiye ekonomisi, yüksek enflasyon ve küresel ekonomik dalgalanmaların etkisi altında zorlu bir süreçten geçiyor. Merkez Bankasının faiz kararları, hükûmetin mali politikaları ve finans sektörünün sürdürülebilirlik odaklı dönüşümü, bu sürecin geleceğini belirleyecek önemli faktörler arasında yer alıyor.

Şirketler ve hükûmetler karbon yakalama teknolojilerine bel bağlıyor ama bu çözümler düşündüğümüz kadar etkili mi?

Açık hava günleri, iklim değişikliğinin kişisel etkilerini anlamamızda önemli bir gösterge olarak karşımıza çıkıyor.

Biyokütle, sürdürülebilir binaların enerji ihtiyacını karşılayarak çevresel etkilere olumlu katkılarda bulunuyor. Bu yenilenebilir enerji kaynağı hem karbon emisyonlarını azaltıyor hem de ekosistemle uyumlu bir yapı tasarımına olanak tanıyor.

Tüketicilerin günlük yaşamlarındaki davranışları çevresel zararlara neden oluyor. Çevre dostu davranışların teşvik edilmesi ve çevre sorunlarının azaltılmasına yönelik müdahaleler hız kazandı.

Doğrusal üretimden döngüsel ekonomiye geçiş, daha sürdürülebilir ve katma değerli bir gelecek vadediyor.

Bir ekonominin sürdürülebilirliği için finansal sürdürülebilirlik, teknolojik sürdürülebilirlik veya döngüsel üretim modelleri kadar önemli olan bir diğer faktör de insan kaynağında sürdürülebilirliğin sağlanmasıdır.

Geleceği tasarlayan teknoloji şirketlerinin, veri merkezlerinin artan enerji ihtiyacını karşılamak için seçtikleri enerji modeli, nükleer oldu. Teknoloji devlerinin nükleer yatırımlarını nasıl okumamız gerekiyor?

Her yıl binlerce insan sıcak hava dalgasına maruz kalarak yaşamlarını yitirmektedir. Sıcak hava dalgası özellikle nem ile birleştiğinde ölümcül sonuçlar doğurmaktadır.

Dünya, 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na ulaşmak için kritik bir sınav veriyor. Albert Einstein: “Aynı şeyi yaparak farklı sonuçlar…