Sürdürülebilir geleceğin aydınlatma teknolojisi

Doğadan ilham alıp insan hayatını kolaylaştıran, daha güvenli ve daha sürdürülebilir bir ışık yaratma vizyonuyla geliştirilen Lightway teknolojisi, enerjiye bağlı kalmadan dünyayı aydınlatıyor.

Enerjiye bağımlı olmadan ışık üretmek… Thomas Edison için belki de o dönemde çılgın bir fikir olarak görülürdü. Lightway’in kurucusu Hümeyra Ergin içinse bu fikir, 1999 Marmara Depremi’nde yaşadığı karanlık anlarda hayati bir ihtiyaç olarak ortaya çıktı. Bugün ise şehirlerin, binaların ve hatta günlük hayatın merkezinde karşılık bulan bir teknolojiye dönüşmüş durumda.

Doğanın kendi döngüsünden ve ışığı saklama/taşıma biçimlerinden ilham alarak Lightway’i geliştirdiklerini söyleyen Hümeyra Ergin, şu sözlerle devam ediyor: “Ateşböceği, denizlerdeki biyolüminesan canlılar ya da gökyüzündeki yıldızların hepsi bize ‘Işığın sadece enerjiyle var olmak zorunda olmadığını’ söylüyor. Doğa, ışığı başka yollarla da yaşatabilir. Biz Lightway’de bu fikri teknolojiyle buluşturmayı seçtik.”

İnsan hayatına değer katacak bir çözüm yaratma arayışıyla yola çıktıklarını belirten Ergin, Lightway’i yalnızca bir kimya şirketi değil; güvenliği, sürdürülebilirliği ve estetik ihtiyaçları aynı anda gözeten bir vizyon şirketi olarak tanımlıyor. Teknolojiyi ise şöyle anlatıyor: “Lightway teknolojisi, tamamen elektrikten bağımsız çalışarak depoladığı ışığı uzun süre boyunca yayabilen özel pigmentlere dayanıyor. Bu sayede acil çıkış yolları, merdivenler, yangın kapıları ve tahliye yönlendirmeleri karanlıkta bile net bir şekilde görünür hale geliyor.”

Teknolojinin doğrudan hayat kurtarabilecek bir güvenlik çözümü olduğuna dikkat çeken Ergin, şunları ekliyor: “Şu anda özellikle kamu binaları, hastaneler, havaalanları, okullar, metro istasyonları ve toplu yaşam alanları gibi yüksek riskli bölgeler için uzun ömürlü acil yönlendirme sistemleri üzerinde çalışıyoruz. Bu ürünler, klasik acil aydınlatma sistemlerinin aksine herhangi bir enerji tüketmediği için sürdürülebilirliği de beraberinde getiriyor. Böylece hem bakım maliyetlerini düşüren hem de çevresel etkiyi minimuma indiren bir güvenlik standardı oluşturuyoruz.”

Döngüsel Ekonomiye Katkı

Kullandıkları ışık depolayıcı pigmentlerin 40 yıl boyunca performansını kaybetmeden kullanılabildiğini vurgulayan Ergin, teknolojinin çevresel katkılarını şöyle açıklıyor: “Bu özellik daha az hammadde tüketimi, daha düşük enerji kullanımı ve doğal olarak çok daha az atık anlamına geliyor. Üretim sürecimizde atıkları minimuma indirmek için özel prosesler geliştiriyoruz. Malzeme kaybını neredeyse sıfıra yaklaştıran bir üretim anlayışımız var. Bununla birlikte kullanım ömrü sonunda ortaya çıkabilecek ürünler için de geri dönüşüm ve yeniden kullanım üzerine projeler yürütüyoruz. Amacımız yalnızca uzun ömürlü bir teknoloji sunmak değil, aynı zamanda bu teknolojinin yaşam döngüsü boyunca çevre üzerindeki etkisini en aza indirmek.”

Dünyanın dört bir yanında şehirlerin “akıllı” ve “yeşil” dönüşüm hedefleri doğrultusunda enerji verimliliğini merkeze aldığına dikkat çeken Ergin, geliştirdikleri LumX teknolojisinin bu hedeflere doğrudan katkı sağladığını söylüyor: “LumX, elektrik bağımlılığı olmadan ışık üretebildiği için akıllı şehirlerin ve yeşil binaların geleceğinde önemli bir rol üstlenebilir. Gündüz boyunca güneşten aldığı enerjiyi depolayan pigmentler, gece olduğunda hiçbir elektrik harcamadan kamusal alanları görünür ve güvenli hâle getiriyor. Bu hem karbon salımını düşürüyor hem de belediyeler için uzun vadede ciddi enerji tasarrufu sağlıyor.”

Bugün geldikleri noktada, geliştirdikleri uzun ömürlü ve enerjiye ihtiyaç duymadan parlayan pigmentlerin vizyonlarını kanıtladığını belirten Ergin şöyle devam ediyor: “Bu teknoloji, afet güvenliği gibi kritik alanlarda olduğu kadar şehircilik, mimari ve kozmetik gibi hayatın farklı alanlarında da karşılık bulabiliyor.”

Bilimi Kozmetikle Buluşturdu

Elektriksiz parlayan pigmentler, Lightway’in Luciole ürünü ile kozmetik dünyasında da kendine yer buldu. Luciole ürünlerinin sürdürülebilirlik kadar toplumsal bir sorumluluk markası olarak geliştirildiğini belirten Hümeyra Ergin, şöyle konuşuyor: “Fosfor içermeyen, vegan ve cilt dostu içeriklerle üretilen ürünler hem çevreye zarar vermiyor hem de sürdürülebilir bir güzellik anlayışını destekliyor.”

Total
0
Paylaşım
Benzer İçerikler
Oku

Teknoloji Devlerinin Sürdürülebilirlik Karneleri

Teknoloji şirketleri, küresel karbon salımında büyük bir paya sahip. Google, Microsoft, Apple, Amazon, Samsung ve HP’nin sürdürülebilir bakış açısıyla yürüttüğü çalışmalar, küresel iklim kriziyle mücadelede tek başına yeterli değilse de ümit vadeden gelişmeler olarak incelenebilir.