Yeşil dönüşümde hızlı olan öne geçecek

Yeşil dönüşümde bazı alanlarda geri kaldığımızı kabul eden 3pmetrics Kurucu Ortağı Cemil Alpay Sünnetçi, hâlâ güçlü bir fırsat penceresi olduğunu vurguluyor.

150’den fazla ulusal ve uluslararası şirkete kurumsal karbon ayak izi hesaplama ve raporlama hizmetleri sunan 3pmetrics’in Kurucu Ortağı Cemil Alpay Sünnetçi ile firmaların yeşil dönüşüm süreçlerini değerlendirdik. Sünnetçi, “Hızla harekete geçen kurumlar hem rekabette öne geçiyor hem de gelecek nesiller için daha yaşanabilir bir dünya bırakmaya destek sağlıyor.” diyor.

3pmetrics olarak “Yeşil dönüşüme geç kalmayın!” mottosuyla hareket ediyorsunuz. Sizce de yeşil dönüşüm konusunda biraz geç kalınmadı mı?

Yeşil dönüşümde bazı alanlarda geç kaldığımız doğru; ancak hâlâ çok güçlü bir fırsat penceresi mevcutken geride kaldık mı diye tartışmak yerine bu yeni dünyayı kendimiz, işimiz ve ülkemiz için nasıl fırsata çevirebiliriz onu konuşmamız gerektiğini düşünüyoruz. Asıl mesele artık “geç mi kaldık?” sorusu değil, bugünden itibaren hangi somut adımları atabileceğimizdir. Dünyanın farklı bölgelerinde şirketler hızla aksiyon planları hazırlıyor ve bu planların içinde Türkiye’deki firmalar da olmak zorunda. Biz de 3pmetrics olarak “Yeşil dönüşüme geç kalmayın!” mottosunu tam da bu nedenle seçtik: Çünkü geç kalmak yerine hızlıca harekete geçen kurumlar hem rekabette öne geçiyor hem de gelecek nesiller için daha yaşanabilir bir dünya bırakmaya destek sağlıyor.

İnsanlığın, iklim krizi ile mücadelede başarı sağlayacak teknolojiye sahip olduğunu düşünüyor musunuz?

İklim kriziyle mücadelede aslında gerekli teknolojilere sahibiz. Yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, enerji depolama, karbon yakalama sistemleri ve bizim alanımızda olduğu gibi dijital karbon hesaplama çözümleri halihazırda mevcut. Sorun teknoloji yetersizliği değil; bu teknolojilerin ölçeklendirilmesi, yaygınlaştırılması ve karar alma süreçlerine entegre edilmesidir. Tabii ki bu teknolojiler bir yatırım bütçesi ve kararlılık gerektiriyor. Şu an da otoriteler tam da bu sorunu çözümlemek için çaba sarf ediyor.

Karbon ayak izinin hesaplanması ve azaltılması bu teknolojilerden sadece biri. Sizin teknolojiniz bu mücadeleye nasıl katkı sağlıyor, firmalara neler sunuyorsunuz?

3pmetrics platformu, kurumların karbon ve su ayak izlerini uluslararası standartlara uygun şekilde hesaplıyor ve raporlayabiliyorlar. Şirketler yalnızca mevcut durumlarını görmekle kalmıyor, aynı zamanda “gelecek senaryoları” üzerinde çalışarak 2030 ve 2050 gibi dönüm noktaları için gerçekçi hedefler belirleyebiliyor. Kısacası 3pmetrics, firmalara sadece bir rapor sunan bir araç değil; sürdürülebilirlik yolculuğunda gerçek bir iş ortağı olarak konumlanıyor. Böylece şirketler, platformumuz üzerinden sürdürülebilirlik süreçlerini yönetmeye dair güçlü bir kas sahibi oluyorlar.

Dünyanın içinde bulunduğu kaos, ABD Başkanının iklim krizine inanmaması gibi faktörler sanki çevreyi ikinci plana atmış gibi. Şirketlerde durum nasıl yankı buluyor? Çevre hassasiyetinde artış veya azalış var mı?

ABD’de siyasi ve ekonomik gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda iklim krizi geri planda kalıyor olarak görünebilir. Ancak ABD’de konumlanan birçok şirket için sürdürülebilirlik önemli bir ölçek. Özellikle uluslararası tedarik zincirlerinin bir parçası olan firmalarda çevre hassasiyeti her geçen gün artıyor. Artık büyük şirketler yalnızca kendi operasyonlarına değil, tedarikçilerinin sürdürülebilirlik performansına da bakıyor. Bu da Türk firmalarının rekabetçi kalabilmesi için çevre hassasiyetini artırmalarını zorunlu kılıyor.

Firmaların bunu biraz da karbon vergisi baskısından dolayı yaptığını söyleyebilir miyiz?

Karbon vergileri ve regülasyonlar güçlü bir motivasyon unsuru, bu doğru. Ancak tek sebep bu değil. İtibar, yatırımcı beklentileri, müşteri talepleri ve uluslararası pazarlarda var olabilme zorunluluğu da firmaları harekete geçiriyor. Yani karbon vergisi katalizör etkisi yaratıyor ama sürdürülebilirlik artık iş yapmanın temel şartlarından biri haline geldi. Özellikle Deloitte şirketinin MENA bölgesinde yapmış olduğu bir araştırmada, Gen Z ve Y kuşağının yüzde 70’i, bir işveren seçerken çevresel sürdürülebilirliği önemli bir kriter olarak görüyor. Bu oran, özellikle genç profesyoneller arasında daha da yüksek. Bu bireyler, şirketlerin çevresel etkilerini azaltma yönündeki çabalarını yakından takip ediyor.

Peki, karbon vergisinde son durum nedir? Sizce Türk firmalar ve rakipleri vergilendirmeye ne kadar hazır?

Avrupa Birliği’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM) dolayısıyla karbon vergisi kavramı hayatımıza girdi. Bu yaz meclisten geçen İklim Kanunu’yla kurulacak olan Emisyon Ticaret Sistemi ile kısaca karbon vergisi diyebileceğimiz uygulamalardan Türk şirketleri de direkt olarak etkilenecek. Türk firmalarının hazırlık seviyeleri farklılık gösteriyor: Bazı firmalar önceden yatırım yaparak sürece hazırlandı, bazıları ise hâlâ başlangıç aşamasında. Bizim platformumuzun avantajı, bu farkı yatırım maliyeti olmadan hızlıca kapatabilmek. Şirketler, verilerini toplamakta ve raporlamakta zorlanmadan, CBAM ve benzeri regülasyonlara uyumlu hale gelebiliyor.

Firmaların ve yatırımcıların bu alandaki yerli teknolojilere bakış açısını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sektörünüzde nasıl bir rekabet var?

Yerli teknolojiler artık daha fazla ilgi görüyor. Hem yatırımcılar hem de firmalar, küresel çözümlere alternatif olabilecek yerli platformları daha ciddi değerlendiriyor. Bizim avantajımız hem uluslararası standartlarla uyumlu olmamız hem de Türk firmalarının ihtiyaçlarını yakından bilmemiz. Bu da bizi hem yerli hem de global rakiplerle rekabet edebilecek bir noktaya taşıyor. Rekabet arttıkça sektör daha dinamik hale geliyor ve bu da aslında gelişim için büyük bir fırsat.

Kendinizi gelecekte nerede görüyorsunuz?

3pmetrics olarak öncelikli hedefimiz Türkiye pazarında lider konumuna ulaşmak. Şu anda bile çok sayıda kurumsal müşteriye hizmet veriyoruz ancak biz bu başarıyı daha da ileri taşıyarak, ülkemizde sürdürülebilirlik denildiğinde akla gelen ilk marka olmak istiyoruz.

Bununla birlikte vizyonumuz sadece Türkiye ile sınırlı değil. Avrupa başta olmak üzere uluslararası pazarlarda da söz sahibi, güvenilir ve tercih edilen bir çözüm sağlayıcı olmayı hedefliyoruz. Karbon ve su ayak izi yönetimi, ESG analizi ve yeşil dönüşüm stratejileri artık küresel ölçekte şirketlerin önceliği haline geldi. Biz de esnek ve uluslararası standartlara uyumlu teknolojimiz sayesinde, global ölçekte rekabet edecek güce sahibiz.

Total
0
Paylaşım
Benzer İçerikler
Oku

Yapay Zekâdan Hayati Dokunuş

Yaşanan son depremlerde ileri teknolojiler sayesinde birçok canın kurtarılması yapay zekânın afet durumlarındaki rolünün ne denli önemli olduğunu bir kez daha ortaya koydu.