fbpx

Sürdürülebilir Üretimde Biyoteknolojinin Rolü

Sürdürülebilirlik tartışmalarının arttığı bu günlerde tarımda sürdürülebilirliği, gıdada sürdürülebilirliği, sağlık ve ilaç sektöründe sürdürülebilirliği detaylarıyla tartışıyor konumdayız.

“Biyoteknoloji” terimi ilk kez Karl Ereky tarafından kullanılmıştır. Macar bir mühendis olan Karl Ereky, 1919 yılında yayımladığı “Biotechnologie der Fleisch- und Fett-Erzeugung im landwirtschaftlichen Großbetriebe” (Tarımda Büyük Ölçekli İşletmelerde Et ve Yağ Üretiminin Biyoteknolojisi) adlı kitabında bu terimi tanımlamıştır.

Ereky, tanım olarak “biyoteknoloji” terimini; “ham maddelerin biyolojik olarak sosyal açıdan faydalı ürünlere dönüştürülebildiği süreci” ifade etmek için kullandı. Bu kavram, modern biyoteknolojinin temelini oluşturan fermantasyon süreçlerini, biyoteknolojiye konu olan teknolojileri ve tarımsal üretim uygulamalarını içermekteydi. Ereky, 20. yüzyıl boyunca biyoteknolojinin, gıda ve enerji kıtlığı gibi toplumsal krizlere çözümler sağlayabileceğini öngördü. Ve Geçtiğimiz 100 yıl boyunca, 21. yüzyılda biyoteknoloji günümüz dünyası için en güçlü, en kalıcı çözümleri, kendi alanını genişleterek ve giderek güçlenerek artırmaya devam etmektedir.

Yazının tamamına Sürdürülebilir Üretim dergisinin 20. sayısından (Ocak-Şubat 2025) ulaşabilirsiniz.


Total
0
Paylaşım
Benzer İçerikler
Oku

Tam Bağımsız Türkiye İdeali Enerjiden Geçiyor

Türkiye’nin 1978 yılında bor, toryum ve uranyum madenlerinin işletilmesinin Eti Maden tekeline alması ve yabancı ruhsatları iptal etmesinde vatansever gazeteci Raif Karadağ’ın öngörüsü etkili olmuş olabilir mi?
Oku

Su Krizi İçin Doğal Çözümler Sulak Alan Sistemleri

Sulak alan ekosistemleri, yüksek biyolojik aktiviteye sahip sistemlerdir ve atıksulardaki kirletici maddelerin dönüşümünün gerçekleşmesini sağlarlar. Yapay sulak alan sistemleri ise doğal sulak alan ekosistemlerinin bu özelliğini öne çıkaran arıtma amaçlı tasarlanmış sistemlerdir.
Oku

Sürdürülebilir Binaların Temel Taşı: Biyokütle

Biyokütle, sürdürülebilir binaların enerji ihtiyacını karşılayarak çevresel etkilere olumlu katkılarda bulunuyor. Bu yenilenebilir enerji kaynağı hem karbon emisyonlarını azaltıyor hem de ekosistemle uyumlu bir yapı tasarımına olanak tanıyor.
Oku

Dünyanın En Büyük Tehdidi, Zaaflarımız

Atmosferdeki ısınma ilk kez 1,5 santigrat dereceyi geçti ve bu durum; doğa felaketlerinin sıklığını ve şiddetini daha artırıyor. Gelinen nokta, şirketler ve devletlerin “algıya oynamak” dışında pek bir şey yapmadığını gösteriyor.