fbpx

Çevresel Bozulmanın İtici Nedeni Nüfus Artışı Mı? Güçlü Endüstriler Mi?

Bugün iklim krizinin arkasındaki en büyük itici faktörün, dünya nüfusundaki artış olduğu düşünülüyor. Gerçeklik payı olsa da sadece insanların sayısına odaklanmak bizleri asıl sorunumuzdan uzaklaştırabilir: Güç, zenginlik ve kaynaklara erişim noktasında yaşanan eşitsizlikler.

Dünya nüfusu her geçen yıl artıyor. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) tarafından yayımlanan “2023 Dünya Nüfusunun Durumu” raporuna göre bugün küresel nüfus, 8 milyarı geçti. Rapora göre Hindistan, 1 milyar 428 milyon kişiyle en kalabalık ülke. Onu, 1 milyar 425 milyon nüfusuyla Çin ve 340 milyonla ABD takip ediyor. Yönümüzü Türkiye’ye çevirdiğimizde ise Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 85 milyon 279 bin 533 kişilik nüfusumuzla, 194 ülke arasında 18’inci sırada yer alıyoruz. Bir başka deyişle Türkiye, dünya nüfusunun yüzde 1,1’ini oluşturuyor.

UNFPA’nın verilerine göre; önümüzdeki yıllarda dünya nüfusundaki artış, sekiz ülkede yoğunlaşacak. Bunlar; Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Mısır, Etiyopya, Hindistan, Nijerya, Pakistan, Filipinler ve Tanzanya. Üstelik bu ülkelerin, 2050 yılına kadar küresel nüfusta öngörülen artışın yarısını oluşturması bekleniyor. BM Ekonomik ve Sosyal İşler İdaresi’nin (UNDESA) “Dünya Nüfus Beklentileri 2022” raporuna göre, dünya nüfusu 2030’da 8,5 milyar, 2050’de 9,7 milyar, 2100’de ise 10,4 milyar kişiye ev sahipliği yapacak.

Selin Sayar Tekkuş

Yazının tamamına Sürdürülebilir Üretim dergisinin 12. sayısından (Eylül-Ekim 2023) ulaşabilirsiniz.

Total
0
Paylaşım
Benzer İçerikler
Oku

Kültürlerin Parmak İzleri Coğrafi İşaretler

Kültürel sürdürülebilirliğimizin önemli bir bölümünü temsil eden “Coğrafi İşaretli Ürünler”, geleneksel üretim, geleneksel yaşam kültürü ve yöresel lezzetlerin korunup tanıtılmasına da büyük katkı sağlıyor. Bugün bu ürünler, AB’de 77,1 milyar euro, dünya genelindeyse 200 milyar doların üzerinde bir katma değer oluşturuyor.
Oku

Sınıfsız, sömürüsüz eşit bir dünya HA(YA)Lİ

“Medeniyetin ilk şartı adalettir” der Sigmund Freud… Peki eşitsizliklerin egemen olduğu dünyamızda, bu adaleti tesis edecek olan kimdir? Gelir adaleti, kaliteli ve güvenli gıda, temel hizmetlere erişim, nitelikli eğitim, toplumsal cinsiyet eşitliği ve iklim eylemi, her bireyin en temel insani hakkı. Peki bugün dünya üzerinde kaç kişi bunlara eşit oranda erişebiliyor?
Oku

Bu Ne Yaman Çelişki Böyle!

Hem tahrip ediyor hem onarmaya çalışıyoruz. İnsan kendi eliyle bozduğunu, yine kendine has teknolojilerle ve yine kendi çıkarları için düzeltmeye çalışıyor. Klasik çevreci bakış açısı ve Radikal Ekoloji akımı işte tam da burada karşı karşıya duruyor. Gelin, tarafımızı seçelim…