Perakende sektörü kabuk değiştiriyor. Türkiye’deki 2001 ve 2008 ekonomik krizlerinde negatif yönlü süreç yaşayan sektör oyuncuları, ilk kez 2021 yılında pandemiye rağmen sıçrama yaşadı. Reel gayrisafi yurt içi hasılada 11 baz puana çıkan sektör, aynı zamanda 2011 yılından bu yana ilk kez böylesine bir yükselişe geçti. Söz konusu büyümenin arkasında ise pek çok sebep var.
BÜYÜMENİN İTİCİ GÜCÜ
Türkiye’de perakende sektörünün yaşadığı ivmelenmenin arkasında etkili olan pek çok değer yatıyor. Pandemi süreci ham madde krizinin artmasını, döviz kurundaki yükselişi ve fiyat artışlarının yaşanmasını tetikleyip tüketicinin alım gücünü düşürdü. Fakat perakende de yaşanan e-ticaretin hızlı yükselişi, lojistiğin avantaja çevrilmesi, sürdürülebilirliğin katkısı gibi gelişmeler bu ivmelenmeyi tırmandırdı. Ancak her hâlükârda 2022’de perakendede yaşanan en temel iki trend, büyümenin itici gücü oldu: Dijitalleşme ve sürdürülebilirlik.
PERAKENDENİN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ATAĞI
Perakendeciliği daha büyük ölçekte daha sürdürülebilir hâle getirmek için perakendecilerin mevcut teknolojileri daha iyi kullanması, yeni iş modellerini benimsemesi, tedarik zinciri operasyonlarının kontrolünü ele geçirmesi ve yeni teknolojilerle bütünleşmesi gerekiyor. Zaten bulut tabanlı perakende operasyonlarına sahip olan markalar, yenilikler yaparak zamandan ve paradan tasarruf ediyor ve işlerini daha sürdürülebilir bir iş modeline adapte ediyor. Peki kaynak kullanımı, iş gücü ve tedarik zincirine odaklanan perakende sektörü mağazalarındaki sürdürülebilirliği artırmak için neler yapıyor ve hangi teknolojilere uyum sağlıyor?
ENERJİ VE SU VERİMLİLİĞİ: Perakende sektörü, mağazalarında verimlilik sağlamak için çeşitli yollar deniyor. Bunlardan ilki, enerji ve su verimliliğinden geçiyor. Mağaza içi aydınlatmaları LED’lerle değiştiren şirketler aynı zamanda fiziki olarak kullandıkları ışık kaynaklarını da azaltıyor. Aynı şekilde atıkları geri dönüştürüyor ve su kullanımına özen gösteriyor.
SÜRDÜRÜLEBİLİR AMBALAJ: Perakende sektöründe hizmet sunan markaların ciddi büyüklükteki depolarında, sevkiyattan taşımaya kadar pek çok kısımda ve oldukça büyük meblağlarda ambalaj kullanılıyor. Söz konusu ambalajları doğa dostu olanlarla değiştiren sektör temsilcileri, bu anlamda önemli bir adım attı. Örneğin IKEA, kısa bir süre önce strafor yerine kompostlanabilir mantar ambalajına geçti. Kompostlanabilir kutular, etiketler ve yapıştırıcılardan sıfır atık dağıtıcılarına kadar bir perakendecinin ihtiyaçlarına hitap eden geniş bir yelpazede ürün gamı bulunuyor.
DİJİTAL ÇIKIŞ: Raporlama, şirket içi yazışmalar ya da kâğıt kullanımı sürdürülebilirliği önemli derecede etkileyen faktörler arasında yer alıyor. Ancak bu noktada perakende sektörü, formülü dijitalleştirmede buldu. Kâğıt atıklarını azaltmak, makbuzların dijital olarak depolanması ve doğrudan müşterinin akıllı telefonuna gönderilmesi ile dünyanın önemli bir kazanım elde etmesi sağlanıyor.
RFID: RFID teknolojisi perakendecilerin kaynaktan satışa envanter hareketlerini izlemesine yardımcı oluyor. Böylelikle tedarik zinciri boyunca atık, emisyon ve enerji kullanımı azalıyor. Markalar, gerçek zamanlı bilgileri kullanarak daha sürdürülebilir bir tedarik zincirini destekliyor.
PERAKENDEDE KAZAN-KAZAN
Perakende sektörünün sürdürülebilirlik hamleleri hem kendi markalarına hem de küresel çapta dünyanın geleceği adına önemli bir role sahip. Türkiye’de faaliyet gösteren önemli markalar, uzun süredir sürdürülebilirlik kapsamında çeşitli projelere imza atıyor. Hayata geçirdikleri projelerin çıktıları, geleceğe ışık olurken aynı zamanda markalarının da geleceğini güçlendiriyor. Bu da profesyonel hayatta kazan-kazan stratejisini sürdürülebilirlik ile iş modellerine adapte eden markaların, rakiplerine göre bir adım öne geçmesine yardımcı oluyor.
MİGROS’UN “İYİ GELECEK PLANI”
Öncü ve inovatif çözümleriyle sürdürülebilirliği kurum kültürü olarak benimseyen Migros, bu alandaki odak konularını ve yol haritasını “Migros İyi Gelecek Planı” ile şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşıyor. “Dünya”, “Dönüşüm”, “Müşteri” ve “Çalışan” kategorilerinde sürdürülebilirlik hedefleri bulunan marka, karbondioksit salımını ve elektrik tüketimini 2019’a kıyasla 2025’te yüzde 12, 2030’da yüzde 22 azaltmayı hedefliyor. Su tüketimini 2025’te yüzde 4,5, 2030’da yüzde 10 azaltmayı taahhüt ediyor. 2025 hedefleri kapsamında Migros, nakliyede taşınan birim başına karbondioksit salımını 2025’te yüzde 5, gıda imha/gıda satış tonajını ise 2018’e göre 2030’da yarı yarıya azaltacak. İş Dünyası Plastik Girişimi taahhüdüyle de 2023’e kadar 493 ton plastik atığı azaltmayı amaçlıyor.
CARREFOURSA’NIN “YAŞAM İÇİN DOĞRUSU”
Uyguladığı stratejisi çerçevesinde Sürdürülebilirlik Komitesi’ni hayata geçiren CarrefourSA, karbon net sıfır hedefiyle yola çıktı. Üç senedir İş Dünyası Plastik Girişimi adına taahhütte bulunan marka, tek kullanımlık plastiklerin zaman içinde elimine edilmesi için çalışmalar yürütüyor. “Görüntüsüne aldanmayın, tadına şans verin.” söylemiyle gıda israfını önlemeye çalışan CarrefourSA, bu konuda farkındalık oluşmasına katkı sağlıyor. Markanın, gıda atıklarını yüzde 50 oranında azaltma hedefi var. Aynı zamanda mağazalarında kuru ve taze gıdada “Kendi kabınla gel” kampanyası başlattı. Tüketicinin, kendi boş kaplarıyla gidip alışveriş yapabilmesine imkân tanıdı. Sosyal sorumluluğun da sürdürülebilir bir iş olduğuna inanan CarrefourSA’nın, çok uzun yıllardır süregelen sosyal sorumluluk faaliyetleri bulunuyor. Temel İhtiyaç Derneği (TİDER) ile dokuz yıldır yürüttüğü iş birliği çerçevesinde Destek Market’e 600 ton ürün tedarik ederek 24 bin ihtiyaç sahibine ulaştı. HayKonFed iş birliğiyle devam eden “Dost Hareketi” projesi ile marketlerindeki yenilebilir tüketim fazlası ürünleri, HayKonFed gönüllüleri aracılığıyla sokak hayvanları ile paylaşmayı sürdürüyor. Marka, bitkisel atık yağ dönüşümü konusunda hem kendi bünyesinde oluşan hem de müşterilerinden gelen atıkları geri dönüşüme kazandırıyor. Elde edilen geliri de Türkiye Otizm Vakfı’na bağışlıyor. ‘“Atık Pilden Kitaba” kampanyası ile AÇEV’e kitap hediye ediliyor. Mağazalar dâhilinde üç ayda bir de sürdürülebilirlik bülteni yayımlıyor.
METRO DA “İŞİN MUTFAĞINDA”
Türkiye’ye yatırım yapan ilk uluslararası perakendeci Metro, “İşin Mutfağında” stratejisi ile yerellikten izlenebilirliğe, sosyal uygunluktan gastronomiye pek çok alanda öncülük ediyor. Tüm ekosisteminin sürdürülebilirliği ve Türk mutfağının korunarak nesilden nesile aktarılması için çalışmalarına devam ediyor. Marka, 2020 itibarıyla beş yıllık sürdürülebilirlik iş modeli üzerine yol haritasını geliştirdi. Bu doğrultuda beş ana başlık altında topladığı odak noktalarını “Sorumlu Satın Alma”, “Sorumlu Operasyonlar”, Sorumlu İşveren”, “Sorumlu Kurumsal Vatandaş” ve “Sorumlu Çözüm Ortağı” şeklinde oluşturdu. Almanya orijinli Metro’nun Türkiye yapılanması 2023 yılında sertifikasyon süreçlerini tamamlayarak sürdürülebilir ambalaj ve tek kullanımlık plastikte 300 ton plastiğin atık olmaktan kurtarılmasını, 2024 yılında organik ürün sayısını artırmayı, 2025 yılında ise soya içeren Metro markalı ürünlerde yüzde 100 RTRS sertifikasyonunu sağlamayı hedefliyor.
TÜRKİYE’DEN BİM VE A101 LİSTEDE
Sürdürebilirlik çalışmaları kapsamında atağa kalkan perakende sektörü, küresel çapta rakipleriyle kıyasıya yarışta. Pek çok konuda hem kendi markalarını hem de sektörünü geleceğe taşıyan firmalar Deloitte’nin raporunda değerlendirildi. Deloitte’un yayımladığı Perakendenin Küresel Güçleri 2022 Raporu’na göre en büyük 250 küresel perakende şirketinin arasında bu yıl, Türkiye’den iki şirket yer aldı. Listede 15 sıra yükselerek 137’nci sırada yer alan BİM Birleşik Mağazacılık AŞ, gelirini yüzde 4,7 artırarak 7 milyar 891 milyon dolara yükseltti. Listedeki diğer Türk şirketi olan A101 ise 4 milyar 536 milyon dolarlık geliriyle 13 sıra yükselerek 231’inci sırada konumlandı. Her iki şirket de 2015-2020 finansal yıllarında en yüksek bileşik büyüme oranına sahip şirketler listesinde ilk 50 içinde yer aldı.
PERAKENDENİN KÜRESEL GÜÇLERİ 2022 RAPORU
Deloitte tarafından hazırlanan Perakendenin Küresel Güçleri 2022 Raporu, 2021 yılının Ekim ayını kapsıyor. Yapılan araştırmaya göreşu maddeler öne çıkıyor:
- Tüketicilerin yüzde 55’i, bir ay içinde sürdürülebilir bir ürün ya da hizmet satın aldı.
- Tüketicilerin yüzde 32’si ürün ya da hizmetin alternatifinden ziyade pahalı olanı tercih etti.
- Tüketicilerin yüzde 19’u, ürün ya da hizmetin temini için normalden daha uzun zaman bekledi.
- Tüketicilerin yüzde 16’sı kullanılmış ya da ileri dönüşümlü bir ürün satın aldı.
- Tüketicilerin yüzde 16’sı düşük kalitede bir ürün ya da hizmeti kabul etti.
- Tüketicilerin yüzde 13’ü atıklarını ortadan kaldırmak için özel bir işleme katıldı.
- Tüketicilerin en fazla alışveriş yaptığı sürdürülebilir ürün kategorisi; gıda ve içeceklerden oluştu. Sürdürülebilir alışverişlerin yüzde 42’si bu kategoride gerçekleşirken ikinci sırada yüzde 25 pay ile ev eşyaları geldi.