Türkiye, ucuz istihdama dayalı sanayinin teşvik edildiği son dönem kalkınma politikalarıyla, 50 yıl gibi kısa bir sürede, nüfusun yüzde 70’inin şehirlerde yaşadığı bir ülkeye dönüştü. Oysaki biz, tarım ülkesi olmakla övünen, uzun yıllar kırsal yerleşim düzenini sürdüren bir topluluk idik. Prof. Dr. Selçuk Şirin’in “Ya Adalet Ya Sefalet” kitabında yazdığı gibi, Türkiye’nin tarımdan sanayiye geçiş süreci, plansız yürütülen politikalarla öyle hızlı gerçekleşti ki, şu an ne tarım ülkesi olmakla övünebiliyoruz ne de sanayi atılımlarımızla. Çünkü Trakya ve Tekirdağ’da olduğu gibi, tüm dünyada örnek gösterilen tarımsal verimliliği en yüksek alanlarımız, bu bölgelerin tarım dışı faaliyetlerle değerlendirilmesiyle topraklarını, su alanlarını kaybediyor. Sanayi faaliyetleri ve nüfus yığılması, şehirlerin kimliklerini kaybetmesine sebep olduğu gibi barınma, alt yapı, çevre, eğitim gibi sorunları da beraberinde getiriyor.
Yazının tamamına Sürdürülebilir Üretim dergisinin 14. sayısından (Ocak-Şubat 2024) ulaşabilirsiniz.