Yeni bir yaşam arayışı

İklim krizinden şehirlerin kaotik yapısına, enerji kıtlığından sosyal izolasyona… Ekoköyler, birbirine bağlı küresel krizlere topluluk temelli çözümler sunuyor.

İklim değişikliğinin ve yanlış şehirleşmenin yarattığı ısı adası ve şehirlerde durmak bilmeyen inşaat aktiviteleri emeklilik yaşı gelsin gelmesin, şehirlileri daha sağlıklı ve yaşamı değer kılan ortamlarda yaşamaya, bu yaşam merkezlerini yaratmaya; kısaca şehirlerden göçmeye zorluyor. Bugünlerde birçok kişi ekoköylerde yaşamak istiyor ve sürdürülebilir ve bilinçli topluluklar yaratmanın peşine düşüyor. İlk olarak Gilman çifti tarafından ekoköyün tanımı yapılmıştır. Buna göre ekoköyler “insan ölçekli, insan faaliyetlerinin sağlıklı insan gelişimini destekleyen bir yolla doğal dünyayla zararsız bir şekilde bütünleştiği ve sonsuz geleceğe kadar başarıyla devam edebilen çok özellikli yerleşimlerdir” (Gilman, 1991).

Dawson, 2012 yılında “Dünya şu anda büyük bir dönüm noktasındadır” demiştir. Yaklaşan enerji kıtlığı, toplumlara ekoköylerin öncülüğünü ettiği şekilde yeniden şekillenmekten başka çok az şans tanımaktadır. Ekoköyler kimi açılardan çok farklı dursalar da aynı zamanda kendilerini ana akıma eskisine nazaran çok daha yakın hissetmektedir. Bir zamanlar gelenekçi komşularının ‘hippiler ve kaçıklar’ olarak dalga geçtiği bu topluluklar, bugün yeşil teknolojilerini incelemeye gelen resmi heyetleri ağırlamaktadır (Dawson, 2012). “Bilinçli Topluluk” hareketi olarak adlandırılan topluluk tasarımlarının milattan önceki yıllardan beridir çeşitli coğrafyalarda ortaya çıktığını yine Dawson’un araştırmaları ortaya koyuyor. 1995’ten itibaren Küresel Ekoköyler Ağı’nın (Global Ecovillage Network, GEN) kurulmasıyla bu köyler sürdürülebilir yaşam uygulamaları konusunda dünyaya iyi örnekler sunmaktadır.

TÜRKİYE’DEKİ EKOLOJİK YAŞAM DENEYİMLERİ

Türkiye’de ve dünyada permakültür, ekolojik mimari, topluluk yaşamı ve organik tarıma odaklanan kayda değer birçok ekoköy ve sürdürülebilir topluluk bulunmaktadır.

Adatepe Çanakkale’deki Dedetepe Ekolojik Yaşam Çiftliği’nin odağı; permakültür, organik tarım, sürdürülebilir yaşam olup, TaTuTa ağının bir parçası (eko-tarım turizmi) olup gönüllülük esaslı organik tarım yapılmaktadır. Kompost tuvaletler, güneş enerjisi ve doğal bina yöntemler kullanılmaktadır. Çiftlikte doğal sabun yapımı, tohum tasarrufu, sürdürülebilir tarım üzerine atölye çalışmaları gibi sürdürülebilirliğe katkı sağlayan onlarca aktivite yer almaktadır.

Pastoral Vadi topluluğu Yanıklar Köyü, Fethiye’de yer almakta olup agro-turizm, eko-turizm, organik tarım yapılan doğa ile çevrili güzel bir vadide yer almaktadır. Geleneksel köy yaşamını ekolojik uygulamalarla birleştiren bu köyde taş, kerpiç ve ahşaptan yapılmış doğal binalar yer almaktadır. Yaşayanlar organik tarım yapmakta ve yemek kursları, ekolojik atölyeler gibi aktivitelerle bir çekim merkezi olarak yaşamaktadır.

Kandıra Kocaeli’ndeki Narköy Eco Hotel & Ekolojik Yaşam Merkezi’nin odağı ise sürdürülebilir eğitim, organik tarım ve eko-turizmdir. Sürdürülebilir mimariye sahip eko-otel, sertifikalı organik çiftlik ve eğitim merkezi ile kurumsal inzivalara, atölye çalışmalarına ve eko-kurslara ev sahipliği yapmaktadır.   Ekolojik yaşamı modern konforla harmanlayan bu köy bütünsel ve döngüsel ekolojik yaklaşımıyla doğayla uyumlu bir yaşam modeli yaratmaktadır. 

Komşuköy, İzmir’de ise oluşan topluluk, permakültür, rejeneratif tarıma odaklanmıştır. Ortak ekolojik değerler için çalışan bilinçli insan topluluğu permakültür tasarımı ve doğal yapı malzemelerinin kullanımı gibi çevreci yaklaşımlarla ziyaretçilere, gönüllülere ve uzun süreli ikamet edenlere ev sahipliği yapmaktadır.

Bayramiç Yeniköy, Çanakkale yakınlarında toplum temelli sürdürülebilir bir yaşamın hayata geçmesi için ekolojik ilkelerle yeniden canlanan bir köy projesi oluşturmuştur. Yerel gıda, yenilenebilir enerji, topluluk yönetişimi yaklaşımıyla birçok kültürel ve ekolojik etkinliğe ev sahipliği yapmaktadır.

DÜNYADA EKOKÖY HAREKETİNİN İZLERİ

Dünyada ise 1930’lerden beri devam eden bir ekoköy akımı gözlemliyoruz. Sólheimar Ekoköyü, gerçek bir ekolojik, entegre topluluğun en eski örneği olarak duruyor. 1930’da ‘ekoköy’ terimi bile var olmadan çok önce kurulan köy, ekolojik, sosyal ve ekonomik sürdürülebilirliği topluluk ölçeğinde somutlaştırdı. İzlanda ve İskandinav bölgesinde doğal malzemeler kullanılarak inşa edilen organik tarıma öncülük etti ve jeotermal enerji, arboretum, geri dönüşüm ve kapsayıcı topluluk tasarımını ana akım hâline gelmeden çok önce entegre etti.

Virginia’daki Twin Oaks (1967) ve Tennessee’deki Çiftlik (1971) gibi topluluklar, ancak onlarca yıl sonra modern ekoköy hareketiyle ilişkili komünal topluluklardır. İskoçya’daki Findhorn Vakfı 1960’larda başladı ve ancak 1980’lerin başında bir ekoköy olarak tanımlandı ve terim daha sonra ortaya çıktı.

ABD’nin Tennessee eyaletindeki THE FARM, 1971’de kurulmuştur. Organik tarım ve doğum da yenilikler üzerine çalışmalar daha sonra güneş enerjisinden faydalanan ve doğal malzemelerle yapılan binalar ve vegan yaşam tarzı ile bugüne kadar yaşayan en eski eko köylerdendir.

1960’larda başlayan ve 1980’de kurulan Findhorn ekoköyü İskoçya’dadır. Rüzgâr türbinleri ve enerji verimli binalar, organik gıda üretiminin yanı sıra güçlü manevi ve eğitimsel odaklanması ile ünlüdür. Amaç uğruna gönüllü olarak bir araya gelen topluluklarda ve sürdürülebilir kalkınmada öncü olmak amacıyla bilinir.

Hindistan’da 1968’de kurulan Auroville ise uyum içinde yaşayan uluslararası sakinlerden oluşmakta. Yenilenebilir enerji, permakültür ve yeniden ağaçlandırmaya vurgu yapan karma ekonomisini esnaf atölyeleri ve eğitim projeleriyle sağlayan bu köy “insanların birliği” ve deneysel yaşam vizyonu ile ünlenmiştir.

Ekoköylere şimdi her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var çünkü iklim değişikliği, sosyal izolasyon, ekolojik çöküş ve ekonomik eşitsizlik gibi çoklu, birbirine bağlı küresel krizi gerçek, ayakları yere basan, topluluk temelli çözümlerle ele alıyorlar.

Total
0
Paylaşım
Benzer İçerikler
Oku

Marmara’da Deprem Olursa Türkiye Ekonomisi Çöker mi?

Marmara’nın ve İstanbul’un seyrekleştirilmesi mümkün mü? Evet. 1980’den sonra Türkiye’de sanayi, büyük metropollerin dışına taştı ve Anadolu’da bir dizi ikinci kent ortaya çıktı. Orta Anadolu Bölgesi artık ikinci Marmara Bölgesi olma potansiyeline sahip görünüyor.
Oku

COP 27 Ardından…

Taraflar konferanslarının 27’ncisi (COP27), bu yıl Kasım ayında Mısır’ın Şarm El-Şeyh şehrinde yoğun eleştiriler altında düzenlendi. Toplantının yüksek gelirli insanların uçaklarla tatil yapmaya geldikleri turistik bir beldede yapılması, Mısırlıların da bunu aşırı kazanç sağlamak için kullanarak otel fiyatlarını COP27 katılımcıları için dört-beş kat artırmaları, katılımcıların Şarm El-Şeyh’e gelmelerini oldukça zorlaştırdı.
Oku

Sürdürülebilir Dönüşüm ve Kritik Mineraller

Tükenmesinden kaygı duyulan anlamında tarif edilen “kritik mineralleri” her geçen yıl daha çok kullanıyoruz. 2050 yılında kritik malzemelere olan talep, 2020 yılına kıyasla 16 kat artacak. Peki bu mineralleri çıkartırken doğaya ve çevreye ne ölçüde zarar veriliyor?