fbpx

Çevreyi Okumayı Biliyor muyuz?

Çevreyle ilgili öğrendiklerimiz, okulda öğretmenlerimizin anlattıklarıyla mı sınırlı? Yoksa parçası olduğumuz ekosisteme dair kavrayışımızı geliştirmek için çabalıyor muyuz? Çevre okuryazarlığı, bizlere hayata dair gerçek sorular sorma becerisi kazandırıyor.

Kentleşme, hızlı nüfus artışı, gelişen teknoloji ve sanayi faaliyetleriyle birlikte çevre sorunları, bugün her zamankinden çok daha fazla gündemimizde. İklim krizi artık dünya üzerindeki tüm canlıları dolaylı yollardan değil, doğrudan etkiliyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2023 için yayımladığı “Küresel Riskler” raporunda hem uzun hem kısa vadeli küresel risklerin en büyüğünün çevre ve iklim olayları olduğunu görüyoruz. Tüm bu olumsuzlukların insan eliyle yaratılmış olması da aslında toplumların bu konudaki bilinçsizliğini, sürdürülebilir bir yaşam için bireylerin tutum, değer, bilgi, beceri ve davranışları konusunda ne kadar yetersiz olduğunu da gösteriyor Bilindiği gibi çevreyle ilgili ilk örgütsel çalışmalar Birleşmiş Milletler (BM) tarafından yapıldı ve çevre konulu ilk toplantı 1972’de Stockholm’de gerçekleşti. Ardından birçok kurum, kuruluş ve ülke alınması gereken önlemlerle ilgili bildiriler yayımladı, toplantılar düzenledi. Son olarak yine BM tarafından 2030 yılına kadar gerçekleşmesi hedeflenen “17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacı” belirlendi. Elbette atılan bu adımlar büyük önem taşıyor ancak bizler bireysel olarak çevre ve iklim olaylarını nasıl yorumluyoruz ve nasıl duyarlılıklar geliştiriyoruz? Aslında soruyu şu şekilde sorarsak belki de daha yerinde olacak: Çevreyle ilgili öğrendiklerimiz, okulda öğretmenlerimizin değindikleriyle mi sınırlı? Bu anlatımlar, hepimize çok yabancı ve çok uzak hayatlar örnek gösterilerek mi yapılıyor? Yoksa gerçekten bizleri harekete geçirecek o kıvılcımı mı ateşliyor?

Selin Sayar Tekkuş

Yazının tamamına Sürdürülebilir Üretim dergisinin 11. sayısından (Temmuz-Ağustos 2023) ulaşabilirsiniz.

Total
0
Shares