“Global Rekabet” Değil “Global İş Birliği”

Oyunun kartları yeniden dağıtılıyor. Rakiplerle sürekli mücadele etmek, uzun vadede hem şirketlere hem dünyaya zarar veriyor. Rekabet üstü bir konu olarak sürdürülebilirlik, bugün ancak global iş birlikleriyle mümkün olabilir.

Artık şu bir gerçek ki; rakiplerle sürekli mücadele etme zamanı sona erdi. Zaman; iş birliği zamanı! Bu konuda yazılmış akademik çalışmaları incelediğimizde karşımıza çıkan bir kelime var: Rekaberlik. İlk defa duyanlar için basitçe anlatalım. İngilizce competition (rekabet) ve cooperation (iş birliği) kelimelerinin bir araya getirilmesiyle ortaya çıkan “co-opetition”, teknoloji yazarı Ahmet Usta’nın Türkçeye “rekaberlik” olarak çevrilmesiyle literatürde yerini aldı.

Selin Sayar Tekkuş

Yazının tamamına Sürdürülebilir Üretim dergisinin 11. sayısından (Temmuz-Ağustos 2023) ulaşabilirsiniz.

Total
0
Paylaşım
Benzer İçerikler
Oku

Yeşil Dönüşümde Bankaların Rolü

Türkiye’de iş dünyasının Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları kapsamındaki 17 hedefe ulaşabilmek için sıkı çalıştığı yadsınamaz bir gerçek. Hâliyle bankalar da karbon sıfır hedeflerini açıklayarak sürdürülebilirlik alanındaki stratejilerini uygulamaya koyuyor.
Oku

“Afette Beslenme Hızlı, Etkin ve Basit Planlı Olmalı”

STK’lar, beslenme uzmanları ve şefler bir araya gelerek afet dönemlerinde beslenme ihtiyacını karşılamak üzere yeni bir proje geliştirdiler: “afet gıdaları paketi”. Fikri geliştiren isimler; UNDP İyi Niyet Elçisi, İhtiyaç Haritası Kurucusu, oyuncu Mert Fırat ve Beslenme Uzmanı Elvan Odabaşı ile projenin detaylarını konuştuk.Yaklaşık 350 bin kilometrekare alanda hasara yol açan ve 14 milyon kişiyi etkilediği düşünülen 6 Şubat depremlerinin üzerinden bir yıl geçti. Üzerinden zaman geçtikçe, afet durumunda ortaya çıkan ihtiyaçlar ve yapılan hatalar da daha net tespit edilebildi elbette. 6 Şubat depremlerinde hayatta kalan insanların ihtiyaçları arasında, soruna dönüşen konulardan birinin de beslenme olduğunu gördük. Yardım amaçlı Türkiye’nin her yerinden gönderilen gıdalar, hayati 72 saatten sonra anca bölgeye ulaştırılabildi. Ulaşan gıdaların birçoğu da dayanıksız, çabuk bozulabilecek ürünlerdi. Tonlarca ekmek, küflenerek çöpe gitti. Ulaştırılan kutuların içinde makarna, bakliyat gibi ürünler vardı. Ancak ilk 72 saatte bunları pişirebilecek su, elektrik ve ateşi bulabilmek imkânsızdı. İnsanların hayatta kalmak için yedikleri besinlerin çoğu, hızlı dışkılama ihtiyacı doğurdu ancak bölgede tuvalet bulmak bile bir süre mümkün olmadı. Oluşan her bir sorun, diğer bir soruna zemin hazırladı.