fbpx

Karanlığın İçindeki Işık “Sıfır Atık”

Ekonomik olarak hızla gelişen dünya, aslında aynı hızda artan atık miktarı ile de tükeniyor. Evren, insanlığın çöplüğüne dönüşmeden önce her türlü atığın azaltılması, hatta sıfıra indirilmesi zorunlu hâle geliyor.

İnsan, var olduğundan bu yana sahip olduğu kaynakları tüm cömertliğiyle kendisi ile paylaşan dünyaya çok şey borçlu. Bugün, dünyanın sağladığı kaynakların yüzde 50’sinden fazlasını kullanıyoruz. Hem de bilinçsiz ve duyarsız bir şekilde. Dünya, sağladığı imkânlarla insanlığa her zaman bir çıkış yolu çiziyor olsa da bu yolun sonunda daima insanın yıkıcılığı ile karşılaşıyor. Sanki başka bir gezegen daha varmışçasına sorumsuzca yaşıyor ve gelecekte karşılaşmamız muhtemel birçok gerçeğe gözümüzü kapatıyoruz.

Nüfusu her geçen gün çoğalan dünyanın sanayileşme ile birlikte tüketim hızı da artıyor. Yani dünya, ekonomik olarak hızla gelişirken aslında aynı hızda artan atık miktarı ile de tükeniyor. Bu sarmal döngü sonucunda ise doğal kaynakları daha verimli şekilde kullanma ihtiyacı doğuyor. Dünya, insanlığın çöplüğüne dönüşmeden önce her türlü atığın azaltılması, hatta sıfıra indirilmesi zorunlu hâle geliyor. Çünkü eğer gelecek için şimdi bir adım atmaz ve pusulamızı sürdürülebilir olana çevirmezsek 2030 yılında, insanlığa iki gezegen bile yetmeyecek. Bu yüzden de son birkaç yıldır dünyanın gündeminde, üzerine ciddi projeler yürütülen bir konu var: Sıfır atık.

Doğayı koruyarak, doğal kaynakların kendini yenileme kapasitesine saygı duyarak, doğanın sunduklarının değerini kavrayarak, daha az, daha verimli ve israf etmeden yaşama fikri sıfır atık kavramının temel prensiplerini oluşturuyor. Sıfır atık özelinde, küreselde kararlı duruş sergileyenlerin sayısı her geçen gün artıyor olsa da ne yazık ki bu konuda daha hızlı ve net sonuç alabilmek için bireysel dönüşümün ilerisinde bir boyuta geçilmeli. Sıfır atık bilinci ancak bireyselin ötesine geçip, toplumsal hareketlenmeye evrildiğinde gelecek için etkili bir sonuca ulaşılabilecek.

SIFIR ATIK NEDİR, NE DEĞİLDİR?

Sıfır atık temelde, olabildiğince az atık oluşturmak, oluşan atıkları kaynağından ayrı şekilde biriktirmek ve bu atıkların doğaya geri kazandırılması için yürütülen çalışma işlemidir. Kaynakları daha verimli kullanarak israfın önlenmesini hedefleyen sıfır atık kavramında, atık oluşum sebepleri de izlenir. Sıfır atık stratejisi, aynı zamanda lineer ekonomi modelinden döngüsel ekonomiye geçişin de temsili olarak gösterilir. Lineer ekonomi modeli, “al, yap, at” düzleminde ilerlerken döngüsel ekonominin ana eylemi, “azalt, tekrar kullan ve geri dönüştür” üzerine kuruludur.

Sıfır atık, insanları daha az çöp ve atık üretmeye teşvik eden, işin sonunda ortaya çıkan atığı ve çöpü geri dönüştürerek ya da yeniden kullanarak atık üretimini azaltmayı hedefleyen bir süreç. Dolayısıyla da çöp arazisi ve çöp yakma gibi geleneksel atık yönetim süreçlerini, doğaya verdiği zarar nedeniyle yok sayıyor. Ürün üretim kısmını da kapsayan felsefe, üretimin sıfır atık felsefesine göre tasarlanması ile ürünlerin geri dönüştürülebilirliği ve kullanılabilirliğine fazlasıyla önem veriyor.

Etik, ekonomik, verimli ve vizyoner bir hedef olan sıfır atık, insanların yaşam tarzları ve uygulamalarını, sürdürülebilir doğal döngüde değiştirmeleri konusunda rehber oluyor. Sisteme doğru entegre edildiğinde gezegen, insan, hayvan veya bitki sağlığına tehdit oluşturan tüm kara, su ve hava olaylarını ortadan kaldırabilecek güce sahip olan sıfır atık, ülkelerin genel işleyiş sistemlerinde de radikal değişiklik yapılması anlamını taşıyor.

Sıfır Atık Yaklaşımı ile Sağlanan Avantajlar

  • Verimlilik artışı,
  • Temiz ortam kaynaklı performans artışı,
  • İsrafın önüne geçilmesi ile maliyetin azalması,
  • Çevresel risklerin azalması,
  • Çevre koruma bilincinin kurum bünyesinde gelişmesine katkı sağlaması ve böylece çalışanların, “duyarlı tüketici” duygusuna sahip olması,
  • Ulusal ve uluslararası pazarlarda kurumun “çevreci” sıfatına sahip olması sağlanarak, saygınlığının artması.

BİLENLER SIFIR ATIK, BİLMEYENLER ÇÖP ÜRETİYOR

Her yıl, üretilen gıdanın yaklaşık 1,3 milyon tona karşılık gelen miktarı, sofralara ulaşamadan kayba uğruyor ya da israf ediliyor. Birleşmiş Milletler’in sürdürülebilirlik çalışmaları yapan Wrap adlı sivil toplum kuruluşuyla gerçekleştirdiği araştırmaya göre dünya genelinde israf edilen gıdanın toplamı, 40 tonluk 23 milyon kamyon dolusu yiyeceğe karşılık geliyor. Genel algı israfın zengin ülkeler tarafından yapıldığı yönünde olsa da rapor, gelir gruplarından bağımsız olarak her ülkede, önemli miktarda gıdanın israf edildiğini gösteriyor. Durumlar, dünya genelinde en fazla gıdanın israf edildiği ülkeler arasında yer alan Türkiye’de de pek iç açıcı değil. 2021 Birleşmiş Milletler Gıda İsrafı Endeksi Raporu’na göre Türkiye’de her yıl kişi başına 93 kilogram yiyecek çöpe atılıyor.

Her yıl, üretilen gıdanın yaklaşık 1,3 milyon tona karşılık gelen miktarı, sofralara ulaşamadan kayba uğruyor ya da israf ediliyor.

BM’ye göre, küresel nüfusun 2050 yılına kadar 9,7 milyarı bulması ve aynı doğrultuda gıda talebinin de yüzde 60’a kadar artması bekleniyor. Bu artış oranları, daha fazla gıda üretimini tetikleyeceğinden gelecekte bugün olduğundan çok daha büyük bir israf senaryosu ile karşı karşıya kalacağız. Sıfır atığın küresel çapta bir sorun hâline gelmesi dünyanın bu konudaki farkındalığının da artmasını sağladı. Ülkeler özelinde değerlendirildiğinde dikkat çeken uygulamalar ve sıfır atık bilinci ile hizmet veren kuruluş sayısında ciddi bir artış yaşanıyor. Sıfır atık yaklaşımını esas alan restoran ve marketlere yönelik ilgi de oldukça fazla. Dünyada sıfır atık konusunda en hızlı ilerlemeyi kaydedenler ise Avusturya, Almanya, Amerika, Brezilya, Singapur, Güney Kore, İngiltere, İtalya ve Fransa olarak sıralanıyor. Avusturya, atıklarının yüzde 63’ünü geri kazanırken Almanya’da geri dönüşümden yüzde 60 oranında verim sağlanıyor. Özellikle Kaliforniya ve San Francisco eyaletlerinde sürdürülübilir yaşam için ciddi çalışmaların yapıldığı Amerika’da ise 70 binin üzerinde kafe, sıfır atık esasına göre çalışıyor.

DÜNYA SIFIR ATIK LİDERİ: GÜNEY KORE

Sıfır atık bilincini oluşturarak sürdürülebilir yaşam konusunda gelişme kaydeden birkaç ülke arasından sıyrılan Güney Kore, bu alanda dünyanın lideri hâline gelmiş durumda. Bir zamanlar çöp kokusunun tüm mahallelere yayıldığı bir şehir olan başkent Seul, şu an dünyanın en iyi katı gıda atık geri dönüşüm programlarından birine sahip. Çöp depolama alanına yalnızca sıfır atığın gittiği Güney Kore’de, günlük olarak üretilen 13 bin ton gıda atığının yüzde 39’ü kompost, yüzde 60’ı hayvan yemi, yüzde 10’u ise biyoyakıt hâline getiriliyor. Bu da ülkedeki atıkların yaklaşık yüzde 95’inin geri dönüştürüldüğü anlamına geliyor. Güney Kore’nin 1995’te yüzde 2 olan geri dönüşüm oranını bugün yüzde 95 gibi muazzam bir yere getirmesi ise ciddi bir çabanın sonucunda gerçekleşti. Hükümet düzenlemeleri, Güney Kore’de yaşayanların atık gıda ile ilişkisini büyük ölçüde değiştirdi ve Seul’de her gün oluşan 400 ton gıda atığı ciddi oranda azaltıldı. Hükümet 2005’te çöp alanlarına gıda atılmasını, 2013’te ise gıda atıklarından çıkan çöp suyunun denize boşaltılmasını yasalarla engelledi. Bilindiği üzere sıfır atık projesinin başladığı yerde, gıda atıkları biyolojik olarak parçalanabilen torbalarda toplanmak zorunda. Güney Kore, bunu en doğru şekilde yürüten ülkelerden biri olduğu için hızlı bir başarı kaydetti. Kore halkı, 2013 yılından bu yana gıda atıklarını biyolojik olarak parçalanabilen, sarı torbalarda biriktiriyor ve bu torbaları da sokaklarındaki atık toplama kovalarına atıyor. Atığın hacmine göre çeşitli boyları olan torbalar, aynı zamanda vatandaşların atık vergileri olarak sayılıyor. Hükümet verilerine göre Seul’da bu vergi, kentin yiyecek atıklarını toplama ve işleme maliyetinin yüzde 60’ını karşılıyor.

SIFIR ATIK STRATEJİSİ MUTFAKTA BAŞLAR

Gıda İsrafını Azaltmak

Sıfır atık, plastikten kâğıda, camdan kompozit ürünlere kadar pek çok ürün için geçerli olsa da aslında stratejinin temeli gıdaya dayanıyor. Gıda atıkları diğer atıkların yanında daha masum gözüküyor olsa da durum aslında pek öyle değil. Çöpe atılan gıda atıkları yalnızca koku ve hava kirliliği oluşturmuyor aynı zamanda iklim zehiri hâline gelerek ciddi derecede tehlikeli bir boyuta ulaşıyor.

Sıfır atık, plastikten kâğıda, camdan kompozit ürünlere kadar geçerli olsa da stratejinin temeli gıdaya dayanıyor.

Biyoçeşitlilik kaybı, iklim değişikliği ve kirlilikle doğrudan bağlantılı olan gıda israfı, ekonomik tarafının yanında, ulusal ve küresel ölçekte atık yönetim sistemleri üzerine de büyük bir yük getiriyor. Günümüzde transfer, depolama, hasat, tarla ve son olarak tüketici tarafında oluşan atık sonucunda ciddi bir israf meydana geliyor. Özellikle de insanın yemek konusundaki gereksiz ve aşırı boyuta ulaşan tüketim alışkanlığı ile fast food, israfı son yıllarda önlenemez bir hâle getirdi. 1 milyardan fazla insanın açlık sınırında olduğu dünyada, her yıl küresel düzeyde yaklaşık 931 milyon ton gıda israf ediliyor. Tüketim amacıyla üretilen gıdaların ise yaklaşık 1,3 milyon tona karşılık gelen miktarı, sofralara ulaşamadan çöpe gidiyor. Sera gazı salımlarının yüzde 10’undan sorumlu olan gıda atıklarının küresel ekonomiye maliyeti ise her yıl 936 milyar dolar.

Gıda kaybının azalması, su ve gübre kullanımını azaltır, toprak kaybını önler ve büyük ölçekte iklimle mücadeleye katkı sağlar. Aynı zamanda gıda atığı, doğru şekilde yönetildiğinde önemli bir ham madde hâline gelebilir. Bu yüzden günlük hayatta tüketilen gıdalardan oluşan artıklar, çöpe atılarak israf edilmek yerine yeniden toprağa karıştırılarak gübre şeklinde değerlendirilmeli. Çöpe atılanların neredeyse üçte birini oluşturan gıda artıkları ve bahçe atıkları, birlikte değerlendirildiğinde çöp olmanın ötesine geçer. “Kompost” denilen bu işlem sayesinde tarımsal üretimin sürdürülebilirliğine katkı sağlandığı gibi organik madde içeriği artırılmış olur.

KOMPOST İLE TOPRAKTAN ALDIĞINI TOPRAĞA VER

Tarımsal üretimin sürdürülebilirliği, toprakların fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerinin korunmasına bağlı. Bu özelliklerin korunması ve sürdürülmesi ise organik maddenin artırılması ile mümkün. Tarımsal üretim açısından toprağın en önemli özelliği olan organik maddeyi artırmaya dayalı en iyi yöntemlerden biri de kompostlanmış materyal kullanımıdır. Doğada ölü veya atık olarak bulunan canlıların ayrışarak, tekrar mineral ve besin değeri zengin bir toprağa dönüşmesi işlemi olan kompost, organik madde ve yararlı organizmalar açısından oldukça verimli ve doğada her yerde yürüyen bir sistem olması ile bilinir.

Biraz karmaşık gibi gözükse de kompost, evde de yapılabilen ve mutfaktan çıkan atık gıdaları değerlendirmenin en verimli yoludur.

Ekosistemdeki besinleri geri dönüştüren kompost işlemi sayesinde gübre değeri olan toprak düzenleyici madde elde edilir. Biraz karmaşık gibi gözükse de kompost, evde de yapılabilen ve mutfaktan çıkan atık gıdaları değerlendirmenin en verimli yoludur. Sıcak ve soğuk olarak iki yöntemi bulunan işlemin daha risksiz olanı soğuk komposttur. Bu işlemde, yeşil ve kahverengi şeklinde ayrılan atıklar, toprağa üst üste yerleştirilir ve doğru şekilde çürütülerek, atıkların gübre hâline getirilmesi sağlanır.

Total
0
Paylaşım
Benzer İçerikler
Oku

Sürdürülebilir Moda Mümkün Mü?

Abraham Maslow’un “ihtiyaçlar hiyerarşisi”ne göre giyinme, insanın dış faktör kaynaklı tehlikelerden korunması açısından ikinci sırada. Fakat günümüzde moda dünyasındaki aşırı tüketim, önem sırasının değiştiğini gözler önüne seriyor. Üstelik endüstrinin üretim aşamasında çevreye verdiği zarar, alarm veriyor.
Oku

Ormanları Tüketmeden Üretmek Mümkün mü?

Doğanın akciğerleri, insanlığın yarınlara mirası… Ormanlar iklim değişikliğinin yarattığı olumsuzlukların en etkili savunucusu konumunda. Fakat günümüzde birçok sektör ormanları ham madde olarak kullanmaya ve hızla tüketmeye devam ediyor. Söz konusu sektörler, tüketmeden üretmek noktasında daha sürdürülebilir çözümler arıyor.